başıma koy yemeni/köyhiç köy okumadım icardaydı gönül katarım karsız mezraları düş pazarında ararım duygu nadasını yarım bıraktı kağnılar donmuş güz mahsulünün maktulüymüş ilhâmlar sarardı yarısı gecenin yarısı gözü yaşlar köy yüzünde kokmuyordu amberi mevsim hep burukmuş baharlar sönüyormuş sevda bozkırı şavkı göl mavisi aşklar .., gün eriyor daha yazmadım muradım içimden geçen kınalı vagonu son dörtlüğe karaladım kuşluk vaktinin ihtiyacıymış öğrenmek sessizlikte duyururmuş sesini rüzgar toprak yükseldikçe sertleşirmiş yel ile bir masal varmış hakikati söyleyen vuslat kelâmıyla kaldırırmış sevdayı yerden ama buraya ait değilmiş beden zamansızlık yoldaşı kaf dağında dinlenen kaçak yağmurlara özenen bulut rengin/deymiş teni alakasındaymış ağasız efelerle rüyaların seymeni başınızı yolmadan götürün diyormuş beni hüzün süslü yemeni feo/dalından çiçeğiyle düşmüş eli namusun ederiymiş bir kurşun hediyeli yıldızı kaymış alnından tutamamış perçemi kırsalın sırrını içmiş kandan avaz gözleri b/ağlanmış yemeni dualara küsmüş yağmur göğün kızgın derisi dokunmuş toprağın yarasına ipekten bir göz meyletmiş çorağına püsküllüymüş gölgesi acıya ilaç kisvesi pullarıyla minesi köy yeri köylük yeri güneşin harman yeri içinde yanmış sesi kırılmış ak deseni özü tozlu yemeni yemeni sözün yeli köy ise bahaneydi kandırılmaya gönüllü varlık insan ya seline kapılmaya ya rüzgarında savrulmaya seçmediği yazgıyla usul usul yanmaya geliyormuş dünyaya |