firar vakti ellerinden son gözyaşı da aktığı için gitmem lazım erkenden daha fazla yanmamalı içimde yüreğin ve daha fazla yakmamalı gözlerimi, gözlerin badeler sözlerini yudumlatırken sahilde bir balıkçıya beyaz sakallarıyla hüznü tekrardan görmek zor geliyor inan zor şu an.
yalnız sen, iliklenmişken ruhumun anlatımsız maveralarında hayalinin şehirlerinde yine seni arayacağım, biliyorsun. fakat gitmek vaktine yakışır gülmek hiçbir şey olmamış gibi bir de; kendine iyi bak deyivermek!
oyyy oyy, bu başka bir avuntu çeşidi elbette sen çekip gittiğimi gördükten sonra bakmayacak mıyım sanki bir ağacın arkasından saçlarına düşünmeyecek miyim neden diye kendi kokunla sığınacağın gecelere seni, öylesine bırakıp; nasıl da acıttığımı bile bile gitmeyecek miyim?
kaldırım taşları sesini ezberliyor evet evet, bu tik taklar şu dudağını emdiğin son dakika rujun birikmiş azıcık sol tarafında olsun, nasıl olsa sileceksin yatmadan hem bir de yağmur yağıyor ya hani yağmur yağmalı ya ben ellerini bıraktıktan sonra!
başka bir rüya göremeyiz elbette bu gece çoğunlukla uyumamak lazım ya da ne yapmak gerek, bilmem ki!
ben şu ayrılıklara hiç alışamadım ya alışamadım gerçekten hiçbir vedaya!
ne beter hüzün kulaklarımda o iki sözün gitsen de seveceğim, gitmesen de ama gitmek gölgeme tutulmuşken turnalar gibi kalıp da acı çektirmek niye?
ne beter iniltidir şu dış kapıdan gelen çocuk sesleri ne acı ezanlardır beş vakit okunan göğe doğru ne gariptir şu yaşlı nine karşıdan karşıya geçmesi dünyadaki en büyük mesele oysa ıslaktır şu geceler sensiz ve de nefessiz
firak vakti ellerinden neresinden tutarsam tutayım, ızdırap akmaya başlar ağlar çiçekler, yalandır nevbahar yalandır verilmiş bütün sözler, hayaller, hülyalar... ağlayan dillerinde bülbüller ağyar neresinden tutarsam tutayım faydasız artık dönüşü olmayan gel demeler, yakarışlar...
şimdi son durağında ring yapmayı bekleyen bir otobüsün en arka koltuğunda, yanakları cama dayalı sensiz aynı şiiri okuyor:
kurşun sıkıp öyle gözlerimi kapatmalıyım yeniden dün daha iyiydim, en azından birkaç gazeteye göz atıp, tividen haber izledim bugün ise daha beter yine aynı hüzün, aynı gamla dolu bir gece gözlerimi her kapattığımda o seni son görüşüm sahilde gözlerinden akan yaş damlası, sanki geçen her saniye
buna da alışır diyor üst komşusu Naciye teyze, buna da alışır diyor... bir de dediği kadar kolay olsa keşke aklımdan bir türlü o gözler, bir türlü gitmiyor!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Naciye Teyze Buna da Alışır Diyor şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Naciye Teyze Buna da Alışır Diyor şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.