güvercin gerdanlığıiçimde neleri sakladığımı bir bilsen gökyüzüm olurdun eminim eminim çünkü boynundan yaralı kadınlar çıkmıyor aklımdan ey saki bu gece yalnızlığımı suya aşkı meylere pay et hapset çünkü aklı yok şu anın dile saplı bir hançer var gözlerinde kadının harda varlık güncesinden silinmiş külde savrulma fikrinden kuyuda öptüğüm güvercinleri uçurma vaktidir tan üşüyen duvarlarda gölgesi şehla bir çocuk gibi titrerken ışığın uykuya hasret odalarda biz iki kalabalık yalnızlığın aklında kalırız derinlemesine her çağda hırçındı birbirini büyüten ellerimiz uykuyu düşünüyordum asıl denize dalar gibi gidiveren gözlerini terminallerde çığırtkan siluetli kim düşürdü aklına bir bilsem bu gitme fikrini suskun devlerin güllere boyun büktüğü yaz akşamları nerelerde şimdi deniz bile köpüklerine sarılıyorken kim nasıl keser kıyamadan o teni bilmem gel aklıma mukayyet ol seher uçurumlar geliyor gözlerimin önüne üşümüşlerin makbul duaları için sarılamadığım uçurumlar ki beni bekler yoksa ne işim var sensiz bu köpek öldürenlerin şehrinde en sonunda boynuna al beni kirpiklerinden düşüreceksin biliyorum çünkü kırk kuyu içinde çürümüş kırk damla suyum aslında güneş hasretinden çatlayamayan tohumlara sürsek yüzümüzü servilere özenti güdük çamlara ilaç olsak mutluluk yine de bulmaz bizi sen deniz kokluyorsun her kavuştuğumuzda ben güvercin gerdanlığına çıldırıyorum |
okumaktan keyif aldığım şiirleriniz için sizi kutluyorum. Ömrünüze bereket.