kurutmaz hiçbir nefes nemli boşluğunu siyah, ardı sıra duvarlarda is tutan gözleriyle toprağa kucak açar hayalistanın da bir gece kez, bu sefer yırtık bir fin kızının elbisesidir duymaz kulakları Luther’in sesin kadar uzaktır tutsak şehirlerde özlemin
ufalanır, kaçıverir zaman akıl uçlarımdan sinir küpü efelenmelere bölüşülür aşk mezesi eksik rakı sofrasında dualarıdır balıkların tekrar yaşamak için ve tekrar nefes almak resimlerin hiç bu kadar manidar bakmaz gözlerime bir daha ellerinden tutup, farz-ı misal seni prenses yapmak külüstür bir şahinin kasasında başının harflerini yaşatmak farz-ı misal muhal olmayan bir senle yeniden yaşamak
tutmaz uçları birbirine değen yaş gözler hiç birbirini tutmaz kapanmaz geceleri açıktır iki çeşme pinhan aşkına düşer elleri kayıp bir tekfur’un kızı ardınca bâb-ı âli baskını olur senin yokluğun kellemi ister kadı efendi annem dayanmaz
saat tam on iki oldu mu yine uzaktan kumandalı bir üşüme girer tenime en ağır organım sızlar derinden derine senli ateşlere tutulan gökyüzü gözlerime oturur bulutlar, parçalı bulutlar kanar yağmuryağmur gölgemi istila eden yaşlar, aşk diye okunur
ne kadar istesem de bir çita kadar hızlı olamadığımdan gecikirim senli okunuşlara ve düzlükte her zaman tehlikelidir sevgiyle kanamış, çocuksu yara leş seven insanlar diyarı; kalbi kırıklar coğrafyasında
ve
senin saç kırıklarına yuva olmuş hasretler yeşillenir sonra anışlararası silinen yüz haritasında anlamsız savaşlar hatime eklenen geçmiş zaman kipidir her kelime sonuna
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
kkc şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
kkc şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
3,5 milyar verip canon eos550d alıp, çeşit çeşit lens alıp daldım Ayvalık sokaklarına...(bilmiyorsanız sokaklarımız eski rum işidir)yeminle, bir tane şöyle güzel bir fotoğraf ede edemedim hala...tıpkı edebiyat defteri gibi onları da "objetif foto" da paylaşıyorum. güzel fotoğraf, resim gördüm mü içimin yağları eriyor; sizin yazılarınızda/şiirleriniz de olduğu gibi üstadım...SAYGIYLA
kurutmaz hiçbir nefes nemli boşluğunu siyah, ardı sıra duvarlarda is tutan gözleriyle toprağa kucak açar hayalistanın da bir gece kez, bu sefer yırtık bir fin kızının elbisesidir duymaz kulakları Luther’in sesin kadar uzaktır tutsak şehirlerde özlemin
ufalanır, kaçıverir zaman akıl uçlarımdan sinir küpü efelenmelere bölüşülür aşk mezesi eksik rakı sofrasında dualarıdır balıkların tekrar yaşamak için ve tekrar nefes almak resimlerin hiç bu kadar manidar bakmaz gözlerime bir daha ellerinden tutup, farz-ı misal seni prenses yapmak külüstür bir şahinin kasasında başının harflerini yaşatmak farz-ı misal muhal olmayan bir senle yeniden yaşamak
tutmaz uçları birbirine değen yaş gözler hiç birbirini tutmaz kapanmaz geceleri açıktır iki çeşme pinhan aşkına düşer elleri kayıp bir tekfur’un kızı ardınca bâb-ı âli baskını olur senin yokluğun kellemi ister kadı efendi annem dayanmaz
saat tam on iki oldu mu yine uzaktan kumandalı bir üşüme girer tenime en ağır organım sızlar derinden derine senli ateşlere tutulan gökyüzü gözlerime oturur bulutlar, parçalı bulutlar kanar yağmur yağmur gölgemi istila eden yaşlar, aşk diye okunur
ne kadar istesem de bir çita kadar hızlı olamadığımdan gecikirim senli okunuşlara ve düzlükte her zaman tehlikelidir sevgiyle kanamış, çocuksu yara leş seven insanlar diyarı; kalbi kırıklar coğrafyasında
ve
senin saç kırıklarına yuva olmuş hasretler yeşillenir sonra anışlararası silinen yüz haritasında anlamsız savaşlar hatime eklenen geçmiş zaman kipidir her kelime sonuna