5
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
2594
Okunma
ilkbaharlarını bu şehrin
kırkikindi yağmurlarında bekleme güneşi
loş ışığında ansızın kapının çalabileceğini
sessizliği hiçbir sesin yok edemeyeceğini
bildiğin gecelerin titrek irkilişlerince
uydurma yalanlar beslediğin dünlerde
gidenin geri gelme ihtimalini
unut
duyma
ve asla konuşma eskilerden
eskiler kanatır şimdileri dünlerden
gözyaşlarına sarılıp anma o sevinçli günleri
gerisi boşmuş deyip dünyanın
kuşlar çiziverme gözlerini kapatıp
yıldızları saydığımız yatağının köşesinde
dünden bugüne ne kalmışsa
gidene dairdir deyip ıslatma peçeteleri
peçeteleri isyan ettirme doğduğuna
doğumuna her yeni umudun
bir kez, bir kez daha
sebebini sorma kimseye
şarkılar besleyip ellerinin çatlak coğrafyasında
bedeviler gönderme yanan yüreğine
yüreğinde kanayan her ne varsa
dönüp bakma bir daha geriye
atma yalanlarını
ufak bir kadeh sonrası yıkılacak asır düşündüğün
ömrüne
unut
içimde sana havlayan sensizliği
bir umut sanma
kurduğum hayalleri yalanlarına sarıp
ardına dahi bakmadan
git
hayır
hatırlama artık dünyanında bir gün yıkılacağını
dağ tepe taş üstü üstüne
hayır
ıslatma yanaklarını aynı sözlerin alfabesinde
sana inanmayacağımı bile bile
unut sevgiye dair ne varsa
yaşanmaktan yana
artık yanımda
kaçan trene koşan bir çocuğun düşüşü ardınca emekleyen bir çiçek
sürünebilip gökten yedi elma düşürünceye kadar
bir çarşamba sabahı pencerelerini sarsan
yılışık mahmurluğuna
soyun
giydiğin hiçbir elbise seni bu kadar güzel gösteremez
beni düşünüp, bana ağladığın zamanlarda seni
yine de her ne kadar güzelde olsa sevmek
unut..
5.0
100% (15)