SARI FANİLASu çağırırım yağmurlardan Gözlerim dökülüyor eteğine Güneş dallarında üşüyen buz duvarlarım Muşamba çiçekleriyle bezenmiş Yarım yarım ağlamış, gülmenin senfonisinde Esmer, tatlı bir kadın tanımak için acele de etmiyorum Sarı fanilamda leke yapan gözlerini silmediğim gibi Aslında hiçte bu yüzden kendimden utanmıyorum! Kılığımı başımı örtüyor dik uçlu çatılar Yırtık sokakların birinde düştüm yüreğine Kindar mevsimin yeline astım yine ceketimi Kâğıttan çaylak uçurtmaları havalandırırken ölüme Arabaların geride bıraktıkları lastik izlerinde ki özlemle Olsun, her bir sevda benden daha serseri Zift çekilmiş göklerden daha eksik rengi Kıyıp’ta aha şuracık ta kendimi bir cellâtta astıramıyorum! Siyah boyalı tuvallerde beklemektir Nefesiz bir odanın içinde yaslanıp direğine Alıntılar, tanıklar ve tutanaksız acılar Depreşiyor gövdesinden tomurcuklanmak isteyen günahlar Kâğıtlar boyu hatırlanmak isteyen dizzelerin hatrı Son bulan aşkların talihiyle tıpa tıp aynı Haykırışlarla dolu sessiz kalp çarpıntılarına ne gerek var Lanet olsun; onu yerinden koparıp bir çöp tenekesine fırlatamıyorum! TİMUR İNCE |