BENİM SAVAŞIM“Balıkların sevdasını bilir misin” diye başlayan ıssız satırlardı. Mayısa inat kurşun gibi dökülmüş inci gözyaşlarında Ortadan zımbalarından sökülmüş kareli bir defter sayfasına Ellerinin titrekliği geçmiş her harfin çaresizliğine saymıştım bu sevdayı… Sen o zamanlar yeni açmış bir çiçeğin nazlı tomurcuğuydun Ben hırçın lodosların kökünden kopardığı bir kuru dal Sen ovalarda salınan ahenkli körpe bir bahardın Ben yolunu şaşırmış kar, boran, tipi, fırtına Sen anne baba şefkatinden ülkeler kurardın isteseydin Ben acıların çarmığına gerilmekten bıkmıştım artık Postum delik deşik, ömrüm salıncaklarda kalmıştı Yara bere içinde, kan kusuyordum üstelik Dalgaların dövdüğü gövdem ıssız bir sahile vurmuştu Ben adımı beş kez su verilmiş bir çelikle adına kaynatmıştım Sen hiçbir şeyin farkında değildin Bir yüzün rüyada, diğer yüzün ısrarlı uykularda Kaç kez kurşunlanıp yaralandığım gecelerde firari bir sarhoştum Deliydim, gözü karaydım Ne sağım, ne de solum solum belli oluyordu Ama yalnızdım… Şimdi eskiyip gitti yamalı gönlüm seninle Ellerimde yangınlarından kalma yanık izleri Yüreğimde hasretini barındıran mülteci sesler Ruhumu ise baştan sona işgal etmiş deli bir sevdan Ve yokluğun Birbirine dokunamayan balıkların sevdası gibi Dağlar boyunca tepelerde konaklayarak göçer gider yokluğun Her şey çoktan bir yalan oldu, çoktan son buldu Sen şimdi uzaklarda, bense hiç sorma hala aynı savaştayım Çünkü benim savaşım da senin gözlerinde başlamıştı… TİMUR İNCE |