SÖYLEDİM KUŞDİLİ İLEBir saat duvarda donmuş zamanda Bir çatlak, eskimiş tozlu sıvada Tavanın köşesi küften simsiyah Ayrılmış ahşaptan kapı arası Gün vurmuş loşluğa huzme süzerken Ve aklımın bir kenar iskemlesinde Oturmuş bir ihtiyar bir de çocuk var Bir anı bin yılla eskimiş sanki Donuk, mat, sessiz biçimde Gel desem gelmiyor Ve hareketsiz Kirlenmiş camların ardından bakan Bir güvercin kirli beyaz rengiyle Oturmuş pervaza Gagası boş Midesine bir şey inmemiş belli Ne der içinden acaba bana Anlasam, dinleyip, çözsem derdini Kuşdili ile… Akreple yelkovan artık firarda Bir saat; ki evvelden sona kurulmuş Ha vurdu, ha vuracak ve ”gel” diyecek Ve işte o an yer-gök susacak Ve işte o an zaman duracak... Güneri Yıldız (Elazığ, 02.12.2011) |
O ân diye bir bekleme vardır hep.
Kutlarım, selam ile