Asalete bak!
Nice darplar ettim, nefsin başına,
Ben nereye vurdum, ses nerden çıktı. Çok taşlar bağladım sabır taşına, Her biri, tahammül mülkümü yıktı. Sırtına allame gömleği giyen, Temizleyim derken üstüme siyen, Derdini anlat da; dinleyim diyen, Konuşmadan sözü ağzıma tıktı. Üstüme yığıldı, ondaki ahlar, Keşke’li söylemler, eyvahlar vahlar, Beni hedef aldı, bütün silahlar, Anlıma, anlamsız kurşunlar sıktı. Çürük çekirdekmiş, fidan verir mi? Çiçeksiz ağaçmış, meyve gelir mi? Kabuğun görünce, civciv denir mi? Folluk diken üstü, yumurta cılktı. Kamil insanları ararken gözüm, Yine garip kaldı, yetimdir özüm, Bir türlü tesiri, olmayan sözüm, Su içen eşeğe, sanki ıslıktı. Muhabbet değeri, üç beş kuruştu, Ben sus deyince, yüzü buruştu, Yoldaşım olamaz, yolum yokuştu, Çıktığım basamak, otuzdu, kırktı. Yaralı gönlümün, açtıkça gülü, O herif savurdu, mangaldan külü, İzzeti üstlenip, yüklerken zül’ü, San ki melez değil, en asil ırktı! 30.11.2011…Mustafa Yaralı |