slaydı olmayan bir geceden s/ayılmamış bir ömüre tekrar u/yandığımı anlatacak ne çok kelime vardı şimdi yıldızların masal olduğu kentlerde ay çok uzak da diyebilmek kadar sevmenin özrüne
beden ilaveydi aşkın tezahürüne imgelerin sıkıştığı köpek dişleriyle şairler birbiri ardına yazıveriyordu saatsiz vakti bilmeyene şair diyorlardı bilmemek kadar kötüydü bunları sevmek, sebepsiz
hiçbir aşkın kazası yoktu bağırıyordu üst geçitte bir deli kiminin hırladığı, kiminin ceketini iliklediği genç kızların sevgilisi bir artist geçiyordu sahilden çekim olduğunu bilemeyecek kadar kördü gözler/i nice anlatılsa hecesi kırık gülüşler saklıyordu her zamankinden biraz fazla
uslanmıyordu herkesin bir borcu varken ölüme her nefesinde bir p/iç doğuyordu derinlerden kendini tatmin etmek için ellerinden başka şeyler şefkat asl bağlaçsız hiddet şehvet et...
hayatı beni ezdiği kadar onu da ezebilirim gayesiyle yaşarken tutundum ol/gun tetiklerime patlamaların konakladığı hikayelerde ben vardım b/enler vardı saydığım hürmet gösterdiğim belki de taptığım hiçbirini birbirinden ayırmadım daha fazlası olmayacaktı bilgiçliğiyle
olmayanı kendinden gösteren saatlerin tik tak’larıydı eyvah silinen mizacında evhamlar sevmeye saim olan karartılar kimsenin bilmek istemeyeceği kadar yaşlanırken dünya geçenler, bakanlar, anlamayanlar...
birlikleri dur/gun çeken sularda gemilerle nice u’larını yitiren sitemlere bir havaüstü ilhamı dokunurken Amsterdam’dan Konya daha havalı kalıyordu Venedik yanında ağaçları kesmeseydi daha fazla su bir diğer yandan
bir diğer sabah Bordeaux şarap sızlatırken okyanusa Cezayir’de menekşelerin intizamlı ölümüydü yaşamak kelimeler uyandıran zehirleriyle harfi hep eksik, hep uçsuz bir çöl mevsimine göre kimi zaman bir dünya harbi kimi ikon seçerse elbette sinekten, maçadan, karodan ve hattı hatırı sayılır kadınlar hatırlatan kupadan kupa kızından bir fal dahi bakamadığına üzülürken ellerine k/arınca, k/aranan yitimlerin melankolik tüylerinde bir diğer yandan
hususi çimen üzerinde yaşamanın bir saati bile yaşamak sayıldığı zaman şimdi o an kanayan yarama kapatılan sodyumlu oksijenli bezlerden, pamuklardan zamirleri öksüz ’sizler bu ülkenin geleceğisiniz’ haykırışlarında sizi olmayan benlere dönen virajlı soluklanmalarda intiharlar kuşanan uykular paylaşıyorum flash flash
ucu ucuna herkes insan ucu ucuna herkes bir can ucu ucuna her dem bir tan doğurturken göğün bilinmeyen katından anlatacak ne az kelime olduğuna şahit oluyorum şimdi aşkı düşündüğüm an
belki de mısralar üstü üstüne bindiğinden bu pis çamur, kızıl kıyamet tankları batırmadan, tankları geçiremezsin diyen komutanda keramet
kendime kızdığımdan hepsi bir an önce bitsin diye başkasının olamayacak kadar
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ne çok... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ne çok... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Kimse ses vermese de ben hakkın sesini duyuyorum.
Hiç bir aşkın kazası yoktur...demişse vardır bir bildiği
Çok güzeldi teşekkürler kaleminize...