LODOSUN YAĞMUR GÖZÜ
Kara bir at gibi nallarını vura vura
Takmış koluna sürüklüyor lodos. Aldatıp okşayan ılık nefesiyle Bir ölü yaprağı taşır gibi çatıları Tek tük aşkları da terkisinde götürüyor. Elleri ceviz boyalı, ağzı dut karası çocuklar Diri diri gömülmüş, denizi yutuyorlar. Yargı zamanı diyor kazayağı bir göz. Hani başvurulacak kapı, nerede o makam? Günah keçisi aranıyor inceden yergilerle. Hangi yönü göstersin pusula? Işığını yitirmiş bir mavi örtü altında Gecenin sesi sularla yarışıyor. Dilinde ölüm türküsü lodosun Herkes kendi gölgesinden kaçıyor. Adım başı balçık, adım başı enkaz Hortum yemiş gibi bu yaz Bahara doymamış dev binalarla Ölüler, ölüme aday susuşlar İniltisi dar ağaçlarla kol kola Yokluğunu yağmur duasında aradığımız Su… Kimi dost, kimi düşman Deresiyle, gölüyle, denizi beslerken Yepyeni öykülerle dolduruyor kesesini. Boşalmış zincirinden, meydanda cirit atıyor. Bir çağ ki yaşanılan, hastalıklı gidiş oldu içimizde. Bir gülün gülüşünü, bir dalın salınışını Miras diye bırakamadık torunlara ne fayda! Bu nasıl umarsızlık, bu nasıl kaygı şimdi? Deve adımlarıyla birlik olup lodosun, İsimsiz tuzaklar örüyorlar geleceğimize. |