Yüreğinde tutuştum ateşin aydınlık yanıyla saklandığım okyanus damlalarını taşırken avuçlarına ellerim terli tutamaz gidişinin parmaklarını kayıp bir sevda gibi hiçe sayarak ölümü gözlerin kıyametimin mahşerinde çekingen sanrılar çekiyor bedenim: tutsak halsiz ağaçlar gibiyim sonbaharı bekleyen yerle bir tutsaklığın yumuşak yuvasında, kuşlar kadar göçmeye hazır buz kesmiş gözyaşlarım yabancı bir korku boğum boğum sıktıkça onarılmaz yaralar sarmalıyorum karalıyorum kan tadı nâra
Serseri bir kurşuna bağlıyorum karanlık gözlerinin dokunduğu şehirleri sahipsiz kalıyor ayaklarının utangaç izleri deniz soğuk vazgeçişlerim kumdan fısıltıları bırakıyor kulaklarıma hayat bir masal kadardı sen gerçek kadar masal kaskatı kesiliyor ellerim aynadaki aksimde soğuk duvarlarda uç uca ekliyorum yeri dolmayan eksikliği siyah yerinden sarkıyorum gecenin derin iç çekişlerle sıra dışı masallar ezberliyorum yıldızlar akıyorken omuzlarımdan talan sözcüklerimin esaretinde yelkenlerini şişiriyorum tekdüzeliğin uykusuzluğumun perdeleri çalınıyor güneşe isyan ederken kuşlar sıcak mevsimlerin meyveleri düşüyor başımıza mor menekşelerin kokusu sarıyor her yanımızı oysa su içen papatyaları nergis solumlarına kurban ediyor ellerim kadehimin sert kahkahaları vakitsiz ölürken sahrada
Zamansızım bir resmin sepya gülüşlerine çengelli bakışlarım öykündükçe çoğalan uktelerime ihtimallerin isyanında üşüyorum renksiz göklerde pepuk kuşları ölüyor omzumda sen diye başladığım her cümle zılgıt seslerime karışıyor sen diyorum yinede boşluğa sessizliğe bana geç kalan yalnızlığım çoğalıyorum iç sesimin ürkek ağırbaşlılığına ölü kuşlar esir alıyor gamzelerimdeki su katrelerini uzatsan saçlarını yakacağım tüm yabanî güvercinleri dibinde ayaklarının nefretimi kusuyorum mitolojik kelimelerin içine jileti alıyorum ve suratımda tüm ünlemleri karalıyorum durma sakın kanat ölümü kafesinde!
Göğü sakallarından tutup asıyorum birbir yankılarımı söndürüp sessiz çığlıklarımı göğün renksizliğine okunmayan mektuplara dönüşen budaklar gibi zarfsız pulsuz yolcukluklar edniiyorum döl tutuyor ahmaklığım dikiz aynalarında ömrün sendeliyorum paydak güneşlerin yansımasıyla kuyruklu yıldızların gümüş hızmasını alıyorum ellerime düştüklerinde kanamasın diye acıkmış yaraları uçurtmamın çamurlu rengi ekime bakıyorken otuz altı darbenin acısı kalıyor yüreğimde yazgımın dul kalmış nefesi aksıyor gecenin koynunda çınar ağacına dileklerimi asarken yanık ellerimle
Hürriyet sloganlı ezgileri yakıştırsamda göğsümdeki resme içimi dişleyen isyanla binbir dille fısıldıyorum suskunluğu kuyruk yapıp özleme alnımın ortasında duran aymazlıkla avunuyorum susarken susuyorum kıvranıyor soluklanıyorum rengi griye çalan ortancaların içinde olamadan hiç bir kentin şahı şahbazı…
Şahmeranı bacaklarından asıyorlar eşkıya kızları kesilmiş saçlarını toplarken kayıp adamların ellerinden kimse dokunamaz sokak kedilerimin yumuşak karınlarına inancımı ela gözlerime bırakırken adımlarım çıplak kaplumbağaların sırtını okşuyor ellerim dikensiz kalışlarla yağmur damlalarına heybemdeki türküleri armağan ediyorum fotoğraflarını kirletmesin diye bana bıraktığın bir adım atası gelmiyorken gidebilme ihtimalimin. sözcüklerin dağından düşüyorum tüm sokak kedilerinin kuyruğuna asıp kimsesizliğim çıngıraklarını ahdimi bozuyorum doluya tutulurken hızması kınalı kentlerin kokusunu çekip içime gece vardiyalarında üveyik suslar ediniyorum pusarken gece aynadaki yüzüme
Suskunluğu öğretiyor dudaklarıma gözlerindeki benler kalabalık kırlangıç tabutları üstüme üstüme geliyor utangaçlığım örtüyor pencerelerimin duvağını kaldırsam görünecek gözlerindeki yalnızlığın süveydası dermanım/sızım gördüklerini anlat kulaklarımın sağır ebesine şahidi kalmasın ağlamalarımın bâkir düşünceler gülümsüyorken acıyan düşlerime kaldırıp kollarımı salınıyor sarılıyorum çoraklığına varoluşun takati kesikken dizlerimin çömelip kapanıyorum iki büklüm tuz kokuyorum umudun kanayan yerinde hangi mucize sığar kulaklarıma bilmeden terli bir bakış bırakıyorum secdemde ki sehrime bana yıldızlı bir gök söyle ucunda uçurtmaların savrulduğu bana kıblesini göster ya da hürriyetmizin meçhul yazgısının sözcüklerin bize vuran ellerinden kır annemin öksürüğünde sakla beni boğulmamam için sıkıca toparla ağıtları zamansızlığa denk edip yerle bir oluşumu ve bana bastığın toprağı göster dudaklarımı bırakayım üstüne bakma bana sen yine gökyüzü gibi damlarım suretine ıslanır kanatların güçsüzlüğümle yaprakların damarlarına benden çalınan kanı dolduruyorum sana akması için yankılarım….
özgürlüğüm düşmüş lades kemiğimden soluk alırcasına ciğerlerime doğur beni anne artık dudaklarım çatlayacak ya da soğut bedenimi bedeninde anne çatlayan gecelerde sonum olacak esaretim bedelini ödüyorum ölüme geç kalan yanlarımın tut ellerimden anne! kaçalım başka şehirlerin ürkekliğine söz verdim ölmek sırası bizde nöbetim var kumdan evlere
Hadi kıralım beşiklerini çocukluğumuzun tıpış tıpış yürüsün hasretin rahmine en belalı türküler keselim bir mızrap göbek bağını lori lori…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Lori Lori/ Hürriyet Çığlığı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Lori Lori/ Hürriyet Çığlığı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
özgürlüğüm düşmüş lades kemiğimden soluk alırcasına ciğerlerime doğur beni anne artık dudaklarım çatlayacak ya da soğut bedenimi bedeninde anne çatlayan gecelerde sonum olacak esaretim bedelini ödüyorum ölüme geç kalan yanlarımın tut ellerimden anne! kaçalım başka şehirlerin ürkekliğine söz verdim ölmek sırası bizde nöbetim var kumdan evlere
okudukça okuyasım geldi,bana ilç gibi geldi, sağolasınız...
Nihayet... Bu kaçıncı şiir sayfası açışım saymadım, çoğu şiir diye asılanları sonuna kadar okumadım bile, şiir bulamayacağım kanaatine varıyordum ki size rastladım.
Teşekkür ederim. ( Sadece şiiri biraz dağınık buldum, bu belki sizi ilk okuyor olmamdan kaynaklanabilir. )
Anlamı ile anlatımı ile harika....
Susuz bir çölde görünen vaha gibi...
Müthişsin....