Ecelime Susuyordum
Dudağıma düğümleyip vazgeçilmezliği
çığırtkan martıların diline bıraktım seni sandık sarısı günlerin hatırı vardı aslında naftalin kokulu aşkın dilindeki derin izleri çiziyordu aklımı bir damla yağmurun hatırına hazanı ağlattım bu gece Kızıl saçlı bir gölgeydi geceleri üstüme çöken karanlığın yükü vardı omuzlarımda dizlerim mi kıvrılıyordu yılların ağırlığında yoksa ben mi yorulmuştum gölgene yaslanan her seferinde Bugün bir başka özledim seni bir yağmur sere serpe bıraktı kendini sayfalarıma sökün eden gözyaşlarımın pusatına düştü bakışların dönüşü olmayan yolculuğa çıkıyordu hayalin ve gidiyordun ağzıma geldi yüreğim kesik kesik soluyordu ağırlaşıyordu gecenin kasveti yağmur mu yağıyordu göçmen kuşlarında göç mevsimiydi ya eksikti gideceğim adres yada hiç verilmemişti yanmıştı dili kavruk dudakları geçkin sevdaların ateşiyle yasla dudaklarını dedi adam yasla anlıma kaç zaman sonra sevgiyi soludum senin kucağında çırpındı yüreğim mutluluğa kapattım gözlerimi bir soluk bıraktım genç adamın anlının çizgilerine yol alıp giden çizgilerin sonu hep ona dayanıyordu yüreğimi yıkıyordum serin sularında Ecelime susuyorum tas tas ellerinden içiyorum saçlarımda konaklıyordu geceden kalan yıldızlar sayesinde şimdi kaçan aklımı sorguluyorum bir tımar hanenin bahçesinde buluyorlar bir beden kiralıyorum ruhu içinde olmayan s/ağırlaştırdım yüreğimi aşka teneşire yatırılmıştı yüreğim yıkanıyordu ölü sularıyla İçime acılar damlıyor diri diri bir duyguyu gömüyorum çığlıkları hala kulağımda ezik ellerimde çöküntüsü kalmış felçli dilim ipsiz sapsız gecelerim sarpa sarıyor gece kaçkını düşlerim Çıt çıkarıyor suskularım sesime ses ver dizlerime derman ey Yaradan çatlıyor sabrı fikrime ziyan artık bir düştü belki geride kalan şeytan giriyor içimize dönüşsüz günahlar bırakıyor sürgüne gönderiliyorum zülüf şehrinin kapısından alçalıyor gururum basıyorlar üstüne belki bir geceydi belki bir sağanak vaktiydi saçını taramıştı kaldırım aralıklarına boyun eğmişti lambalar kapatmıştı ışığını gece kuşlarına senin adın bardağımdaki damıttığım hüzündü aslında boğazıma düğümlediğim sırdın kimseye diyemediğim düğümlendiği yerde asılıp kaldığım usulca açıyorlar kapıyı sorguya alıyorlar apar topar vicdanımı teraziye koyuyorlar ikimizi hafife alıyorum kendimi bu boşluk nereden başlar ben neresine düşerim karanlığın artık anlamıyorum dilindeki ç/alıntı cümlelerle sessizliklerdesin sil bu gece ay ışığını yakamozlar tutuklu unuttum de bırak ufuk inceldiği yerden kopsun |