Çınar'ım
Bu şiiri; Hollanda’da 38 yaşında kansere yenik düşen ve arkasında dünyalar güzeli iki oğul bırakan merhum eniştem için yazdım. Kansere yakalandığını bir akşamüstü öğrenmiştim. Yaz tatillerinde Hollanda’ya gider, tatilimi onlarla birlikte geçirirdim. Kendisini gerçek bir abi, gerçek bir dost bilmiştim hep. Son derece dost canlısı, tatlı dilli ve hoşsohbet bir insandı.
Onunla aynı ortamlarda olduğumda hayatın ve dostluğun ne kadar güzel ve anlamlı olduğunu hisseder, zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varamazdım. Bitmek tükenmek bilmeyen bir Türkiye özlemi vardı onda. Biraraya geldiğimizde hep Türkiye’den bahsederdi. Çok güzel bağlama çalar ve yine çok güzel türküler söylerdi. Memleket özlemini bu şekilde giderirdi adeta. Onunla sık sık türkü fasılları yapardık. Şiirimde de dediğim gibi ben onun yokluğuna birtürlü alışamadım ve onu her hatırladığımda ’sen ölecek adam mıydın be Şahin abi ’ demekten kendimi alamadım. -ÇINAR’ IM- Seni ilk görüşüm yağmurlu bir yaz günüydü galiba, Hani beni karşılamaya gelmiştiniz bütün dostlar. Daha İlk karşılaşmamızda kanım kaynamıştı sana, Yıllar yılı dostmuşuz gibi… ve sen sıcaktın ve sen özeldin, muhabbetinle sohbetinle güzeldin….. Ne kadar içten bakışların, samimi gülüşlerin vardı ve nasıl da hayat dolu biriydin.. Tanıdıkça, dostluğun-muhabbetin anlamını ve kelimelerin gizemini gördüm sende.. ve sen sıcaktın ve sen özeldin muhabbetinle sohbetinle güzeldin… Ben senli günlerde aşık oldum birilerine, mutluluğu tattım!. Sabırsızlandım bir şeylerin olmasını beklerken, sıkıntılar yaşadım. Yaşarken nefes alamamayı ve nefes alırken nefessiz kalmayı öğrendim…… ve sen sıcaktın ve sen özeldin muhabbetinle sohbetinle güzeldin Sazının teline efkârla vurur, dertli dertli inletirdin, Hep hüzünlü türküler söyler, yürekleri titretirdin.. Türküler aradığı anlamlarını bulurdu dudaklarında, Fırtınalar estirirdin gönüllerde ve ta uzak ufuklarda……… ve sen sıcaktın ve sen özeldin muhabbetinle sohbetinle güzeldin… Gurbet ellerinde yurdumun havasını solumak vardı seninle, Konuşmalarında, gülüşlerinde hep hüzün koklardım senin ve her kelimende Anadolu’yu görmek vardı sanki! ülkemin çağlayan ırmaklarını, nehirlerini seyrederdim sende… ve sen sıcaktın ve sen özeldin muhabbetinle sohbetinle güzeldin… Her zaman dik yürürdün, mağrur gezerdin, başını hiç eğmezdin, En zayıf anların bile en güçlü göründüğün anlardı senin. Dertlerini tasalarını kendinle, neşe ve sevinçlerini bizlerle paylaşırdın hep, İşte budur seni daima neşeli halinle, hoş sohbetinle hatırlamama sebep ve sen sıcaktın ve sen özeldin muhabbetinle sohbetinle güzeldin… O akşamüstü var ya, verdiği haberden daha kara olan o akşamüstü….. Senin ölümcül hastalığını fısıldadı kulaklarıma... Meğer hain bir kurt, bir çınarın gövdesini kemirirmiş ve çınar devrilmek üzereymiş…. ve sen sıcaktın ve sen özeldin muhabbetinle sohbetinle güzeldin… Çınar henüz 38 yaşındaymış, Daha yeni iki dal salmış ve yeniden filiz vermeye başlamışmış, Gövdesini kemiren kurt, ne daldan anlarmış ne de filizden, Anlaşılan kafasına koymuş alıp götürmeyi çınarı bu elden… ve sen sıcaktın ve sen özeldin muhabbetinle sohbetinle güzeldin… Sen yıkıldığın an; dalların, filizlerin, boynunu büktü öksüz kaldı. Sen yıkıldığın an; yaşama sevincimiz gitti, kederimiz sinemizden taştı ve sensizliğin derin hüznü ile çiçeklerimiz soldu, yapraklarımız sarardı, sanki güneş bulutların arasına girdi, ay tutuldu da dünyamız karardı…… ve sen sıcaktın ve sen özeldin muhabbetinle sohbetinle güzeldin…. Ben senin hoş sohbetine, güler yüzüne, tatlı sözüne doyamadım çınarım… Sensiz geçen her günüme isyan eder yanarım, Bir gün hiç ayrılmamacasına yeniden kavuşacağımıza kanarım, Ben senin hoş sohbetine, güler yüzüne, tatlı sözüne doyamadım çınarım… ve sen hala sıcaksın ve sen hala özelsin muhabbetinle sohbetinle ne de güzeldin!?…………. -Zafer YANIK- |