DERLER Kİ
Derler ki, bu ne hüzün? Hep mahzun yaşıyorsun
Bohça bohça dertleri sırtında taşıyorsun Bilmezler ki yaşarım mevsimlerin güzünde Gecem, gündüzüm yokuş; olamadım düzünde Derler ki, meşakkatle dağ tepe aşıyorsun Aradığını bulup mutluluk ışıyorsun Bilmezler ki sorarım doğduğum günden beri Ervahımda olanı, hedefim hep ileri Derler ki, ne zamandır, hüzzamdan çalıyorsun Neva yok mu bestende hicrana dalıyorsun Bilmezler ki doğuştan yaram var ağlıyorum Dert içinde derdim var, karalar bağlıyorum Derler ki, çok yakında varıp da otağına Ereceksin vuslata girip yâr yatağına Bilmezler ki sevdiğim düştü zulmet ağına, Bülbüller terk eyledi baykuş kondu bağına Şimdi bana soranlar, bilsinler ne haldeyim Bir bilinmez içinde çıkışsız mahaldeyim Mecnun’un sürüldüğü kavurucu çöldeyim Bazen de gülistanda al bir gonca güldeyim Geçip giderken zaman uzak yaban eldeyim Şatafatlı il değil küçücük bir beldeyim Derler ki, istikbalde gizlidir nice anlar Hiç yaşamadım saysın sevgisiz yaşayanlar. Bilmezler ki sağırım, hem körüm hem de lâlım Dolunayı bekleyen yeni doğan hilâlim Güneri Yıldız (Elazığ, 08.09.2010) . |
Bilmezler ki sağırım, dili dönmez bir lâl’ım
Dağ bayır dolaşıp da kırılmış kuru dalım
mükemmel beyitler yüreğin hüznü düşmüş dizelere,tebrik ediyorum usta kaleminize duygularınıza sağlık değerli dost yürek başarılarınız bitimsiz olsun saygımla.