LABİRENTher sonu, bir yeni başlangıç farz et, her ön – bir arkadır, her arka – bir ön; çok karmaşık bir sarmaldır bu meret: yürü, yürü… sonra aynı yere dön. serap avlar gibi çöl ortasında çıkışı görüp de hiç bulamamak, özgürlük isteği fırtınasında tutsak zincirinden kurtulamamak. ‘bulacağım’ dersin kesin kararlı ve bir bakarsın ki yönün eski yön: dolap atı gibi, bahtına bağlı, aylarca, yıllarca – hep dön babam, dön… etrafta sadece kendi nefesin, kendi izlerindir önündekiler; farksızlıkta bir fark, fark edemezsin, eski halin yeni gibi nükseder. aynı güneş yakar aynı bedeni sırtındaki deri, deri değil, gön; yinele sil baştan bildiklerini – aynı yere, aynı şeye, aynı şekle dön. bu labirent benim için bir yasa ben bu yüzden ona isyan ederim: ‘ömrüm tutsaklıkta korunmaktansa, dışarda özgürce son bulsun!’ derim. |