5
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
997
Okunma

Son/baharın yapraklarını topluyorum yüreğimden
bir serzeniş layezal bahçe katında gözlerimin
son defa aynı sesi duyup
üşüyorum
Beklentisiz bir seyir iki ucunda karartıyor ışıklarımı
dudaklarımın moraran yanında limanlar
dünden kalma bir pişmanlık boğuyor nefesimi
çektikçe bölünüyorum parçalara
şarkıların susması kadar kötü bir günde
’’çatal yürekli melekler kıskanıyor secde izlerini
kapkaranlığım; göremiyorum hiçbir şeyi’’
Yalanlar taşıyorum kirpiklerimde
kırık fayansların sızan yanında bir parça yanak
aklımın en kuytu sokağında harflere basıyorum
elim, ceplerimde paranoyak bir hülle durağı
sıfatına gömülmüş tarihçesinde kimsesizlik
kara yazının en aydınlık tarafı her otobüs
parmaklarım titriyor, saçlarıma tutunuyorum
Ölü bir mevsim geceden kalma siyahlık da
beyhude kırıntılardan ümitler de nafile
aşk, üzerine toprak atılmaya bayılan bir cani
asi poyrazların dışarı çıkma saatleri; - isyan
göndere çekilmeyi bekleyen kederlere aşina
yapraksız günlerin bir yaprağı daha sararken
o riyakar bestekarın ütüsü bozulmuş tövbelerinde
hepten bir yokluğa itiliyorum
’’bencil bir kişilik flörtünde ’yalnızlık’ meydanlarda moda
bunu da biliyorum’’
Hepten yokuşa sürülmüş neşelerin bahtına
çıktısı alınmış bir mezarı eşiyorum her sabah
kendi kabristanımda aç ve hasta köpekler
sahip çıkılmak kadar zor aşkın pusulasında
bir bira ile sarhoş olan gençler çağırıyorum
Ürkütücü boğukluğunda her nara benden hatıra
bir inilti kazısında antik olmaya paha biçilmiyor
çehremin en modern gölgesi tüketim basamağında
’’bu kez ben de çok korkuyorum’’
Her yaş gününde bir adım daha atıyorum cennetime
o iki kelime kadar klişe;
farksızlıklar diliyorum
’ her şiir cinnetime!’
...
5.0
100% (10)