RENGİNİ YİTİREN SOKAK
Burada, bu boş vermişlik dünyasında
Nefesler kan soluyor. Hep kahır, hep kahır Rengine sırt çevirmiş bir huysuz sokak Bölünüp çoğalıyor yazılmamış fermanlarla Gökkuşağının teğet geçtiği, yıldızların küstüğü vitrinde Bakın ne diyor bir yazı? “Döner bıçağı bulunur.” “Kasap bıçağı… Kasatura!” Boy gösterip arsızca Açık adres veriyor sorulmadan apaçık. Kolay bir yaşam aranır oldu çıkmaz sokakta. Kolay bir ölüm Tıpkı yaz gülü gibi mil çekilmiş gözlerin İncisi griye boğuldu, döküldü artık pulları Sabah kahvelerinin Sesler zihnimin bilinmez odasında Hevesler ıslak toprakta halay çekerken Bordo gömleği ziftli, ölüm taşıyan kadın Sürekli dönüp durdu halkasında kara çemberin. Tekerlekler kırılıp dökülürken öksürükten Pervasız ölümler görücüye çıktı. Hapşırıktan kesildi uğultulu logarın lodoslu nefesi. “Yeter artık, arkası yarın!” Der gibi hırsından Gümüşsü ışıklar saçardı oysa bir zamanlar şebboylar. Asılsız ihbarların uçuştuğu unutulmuş sokakta Dallar çırpınan kanat sesi Menekşeler mevsimlik soytarıydı. Dostluklar, şakalaşmalar Bayramlaşma, tokalaşma gibi Gölgesinde ninniler bıraktığımız küçük koru Uçup gitti elimizden, arkasında yel bile yok Kaptırdı tacını bahtı yetim gül Tahtında bir ruhsuz taş kaldı sadece Gününü gün edip günde yaşayan Şimdi toprağın beğenmediği Çelimsiz tohum misali Sürüklenip gidiyoruz… Sen sağ ben selamet Rengi karardı çıkmaz sokağın, bağlandı dili. Bilmem nereye uzar bu adsız yolculuk? |
saygilar.