AĞRI EŞİĞİM/dindi rüzgâr geçip gitti iz bırakan soluğu/ coğrafyasında en yüksek burca erişmiştik aşk rüyasında sap ve kök gibiydik titreşimleri kesen aramızdaki keskin kılıçtı böyle de mutluyduk uzaktı acıya yazgılı fırtına görünmez bir el dokunmasaydı eğer bulutlara! bilinmez bir eşiği atladık çatlaktı uçurum başı ay ışığında ters kaldı gölgeler bu hikâye taşlaşmış sessizliğiyle kalemin dilinden dökülemeyen yazıydı başka zamanın içindeyiz şimdi? uzak bir denizin kumunda kalmış saati aynı düşe yeniden kurmak mümkün mü? gözlerimin aradığı ışık çölün kurak bekleyişi... oku kendine çeken yay/ elim! sen, içimde tek kişilik bedene sığmayansın ve biliyorum dönmeyecek, çocuk tebessümünle kalacaksın orda ben zaten hep aynı, zebil ziyanım kendime senle kalıyorum, senden çıksam da sökülmüyor anı hırkam ki, ağrı sebebim bundan… seninkini asla bilmeyeceğim! bende çalıyor İsrafil’in borusu ellerimle kardığım yaramda hızlanıyor kan akışım… her yerin yağmuru başka kalır toprakta balçığa dönüyor burda karşılığını ödemeden bırakmıyor hayat! isyanım yok, dövünmüyorum ölmek gerekse eğer, iz sürerim ölüme!... yeter ki bit/sin artık bu bekleyişim mutlu olunamıyor ulaşılamayanla deryâ olmak değildi zaten isteğim yaşamda/kalandan ne kaldıysa artık hiç değilse, yüksek olsun ağrı eşiğim! Hâdiye Kaptan c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir |
çatlaktı uçurum başı
ay ışığında ters kaldı gölgeler
bu hikâye
===========
Hikayeniz çok güzel yazılmış,
Tamda o sırada güneş kızılmış,
Sap ve gövde sağlam temeli kazılmış,
Bir aşk hikaysi bu, yürekten geçer..
HakanKURTARAN
Değerli Şairem,Yürekten Tebrik ederim.
Saygılarımla ...