DİYET...
“Çelik kapıların sürgüleri okunur
Tomruklar çekilir ardı sıra gözlerden.” Kırmızı şalında kekre işlemeleri dirayetin Bütün rastgidişlerin hesabına Canbozumu vuran gündedir mevsim. Göç çatışıdır kaşlara yakılan Çoktan uçup gitmiştir muadilleri yüreğin. Aza vurulan gemdir firar, Ve bahanedir üşüyen benlik, Kötümser hücrelerin karanlığına. Günbatımı bir çığlık yalımı yüzünde; Civar kanatlardan duyulmaz olur Nâr’a, diyâra siperlenen lalenin rengi. Bir tokattır yankılanan şakağında Her sözcük, bir akis bırakır adımlara Nazenin sebatınca kutsallığı taşırır izlerinde. Semaya ve Cüda’ya yudumlanan antların kadehince masum Beyaz bir yaradır pervaneliğin, Nur damıtır teninin çatlakları toprağa, Asi bir direniş. Dokundukça yanan bir coğrafyadır Sevdaya sirayetçi zamansızlıkta Çıplak ve savunmasız yevminde azığın. Selamın değdiği namludan közlenir hayat Sur’a çevirir iki kurşun bakışlarını Çivilenir sırata iki ucu Hablullah’ın Ve iki yandan siner iki cihana tanımsızlık… Bölünen ihtimallerin toplamına adımlanır ömür Kleptomanik bir nöbet hâsılatıdır mataranda çalkalanan Üç beş vaktin seherlerinde. Yaşamak yaşatılmaktır buyruğuna Bezirgânlık türeyişinin, Vazgeçişlerine kayıtsızlık hükmünce ağır Adab-ı muaşeret mekânınca yıkımsız suratlarına Bir siktir çekilir cerihanın pusatından Çekilir elleri mazinin ve dökülür yollara ati… 03.10.2011 m.abdırgan |