Abece'siz Türküler“Susmak yalnızlığın ana dilidir” Kulağıma türküler söyleyen rüzgâra ölüm sözüm var Belleğimi arındırıp çıplak sözlerden Nöbetini tutacağım gözlerimde ki sağanağın Düşmesin tek bir damla eteklerime… Gün düşmüş nifak burukluğumun üstüne Hücremde kader’ in sinsi gölgesi… Değdirmiyor kirpiğimi kaşıma Eyvah! Cömertçe saçılsaydı güneş gökyüzüne Birikmiş bulut çığlıkları buz kaymazdı çocukluğumun yüzünde Kimin çıkmazında kalleşçe doluya tutuldum böyle Su-i misal değilken önyargılarımız Yaşamaklar adına. Akşamüstleri midir ölümün tercümanı? Öyleyse bu sessizlik neden Neden iç çekişlerini duyuyorum mazinin Neden ölüyorum o vakitlerde? Kadavrama İlmiklemen kalbimin gümbürtüsü azarlarken neşeyi Hicrana bürünmüş gözlerimin şafağı… Ayrılık kokuyor keke En sevdiğin beyaz başlı papatya Hüsran ısırdı yapraklarını Sarı’nın ücrasında beklese de umutlar “sevmiyor” hiç kimseler /Ana dilim süt dişlerimin arasında Usul usul yanıyorum her adımla Yörüngesinde durup sızının Usul usul iç sesim yakarışta Az önce gözyaşıma tuz ekledi çığlığım Yüreğime çöken kekeme replikle tokuşuyor suskular… Kirli sakallarını sıvazlarken zaman Bütün ezgiler anarşist b/akıyor duyularıma Abece ’siz türküler yutkunuyorum Sazın tellerinde uyanıyor kederim Eksikliğime vuruyor bir acı mızrap Nasılda itiyor beni içimdeki boşluğa.… Ellerimde şaşkın ve öpülmemiş duaların ağıdı Ellerim kör topal bir bütün acizliğimle Ellerimde tenhalık uzanmış uzaklara Ellerim susturuyor dudaklarımı, sallıyor beşiğini aklımın Ellerimde sudan bahaneleri hasretin /boz bulanık Ellerim saldırıyor mısralarıma Şamar şamar… Ellerimde pas tutmuş zaman, gıcırdıyor anılar… “Kim kimin derinliğini görebilir, hem |
kutlarım
güzel Türkçe için teşekkürler
adını anmak bile nimet oldu gardaşım..