Çöl Ve Gülşiirle anlatmayacağım öpe koklaya eski şarkıların yalnızlıklarını incecik ürkeklikleri yazacağım lirik kızın bakışları rutubetli bir çöl kuş sesleri dallardan dökülüyor Tanrılar bile asırlardır kurak mevsim birden değişmez buralarda acılar uzun yazlar gibidir yokluğa uzanır yollar insanlar içlerine sürgün bunu en güzel göz çukurları anlatır lirik kızı yaşlılığa çağırıyor zaman annesinin elleriyle aynaları siliyor dudağının kenarında suskun çıban kesik kesik seğirirken bir inançsızlığa bakıyor dayan otu sürüp yüreğinin kıyılarına kezzaplı gecelerin sıcağında büyüyor çırpındıkça ihtiyarlamaktan korkuyor lirik kız, sevdanın dayanıklı amazonu dokunduğunda insanlığın karanlık gözbebeklerine avuçlarında saklı güneş ne güzel yenilmişti farkına varsaydın kadrajı düşük yüreklerin içinde yürümezdin yoksul gecelerin ellerin hep pamuk olurdu tonlarca betonu gövdende sürümezdin bak yine yalnızlık şarkısı söyleniyor egede sarı kuşlarda evrenselmiş hiçlik isimsiz bir şairin kitabında kalmış düşler alıp başını gitmiş ten belki hiç dönmeyecek başıboş ezgilerle dalgalanıyor körfez sevgiye muhtaç çocuğum hayatın yanlış yerinden susuyorsun gülüşündeki gülü kurutuyorsun şimdiki geceyi incitmeden yaklaş gençliğinin güneşine sağındaki solundaki sırları salıversen bir anda açıverir içinde gül aşk dökülür ağzından büyür yüreğin duldasına saklanmış masal şiir konar üzerine inanç kokar buram buram şiirle anlatmayacağım kapalı parantezleri kaldıracağım galeyana getirip güvercinleri orman ürküsü kirpiklere uçuracağım çekip can eriği çiçeklerin kollarından yaşamın şekerine bandıracağım... |
Tebrikler, arkamda kendimi bırakarak denize çıkmak gibiydi.