ne kâr / ne ziyan ihtimallerin yaralı çığlığı kaldı ellerimde tam da şakağımdan vurdu zaman
hep daha fazlasını istedik ne yaparsak yapalım yetmedi / yaşanmışlığa…
saydım beş vakittir senin yurdundayım gök/yüzün sıcak bir yaz ertesi ılık tereddütler geçiyor bakışlarından
onca yolu eylülün koynuna sokulmak için gelmişiz eylül ayrılık kokuyor ve hüsran gibi buruk bir tat bırakıyor dilimizin ucuna
anladım ki dünyaya seni sevmek için gelmişim en çok da kuşların göç edişinden belli artık sona yaklaştık biliyorum sarıldığım umutlarım acıyor…
II-
ey aş(ı)k!
siyahından sıyrıldığım anında gecenin izbe bir pazar yağmurunda seni diledim parmak uçlarımı sızlatarak gittin yokluğuna
yeri ve göğü birleştiren kutsal yangın reva gördün / yüreğimi deşerek kanattım buz gibi terler içinde cehenneme bir adım daha yaklaştım
gözlerini gözlerime yaslayışından öğrendim ağlamayı kaç susku gömdüm içime, dudaklarımda sen sabahın en kırılgan saatlerinde açarken penceremde tükendiğim zamanlarım da oldu, dirildiğim anlarım da
III-
ey aş(ı)k!
oysa gözlerimin ferini ateşleyerek gelmiştin şimdi bıçak gibi kesiyor sözlerimi gözyaşlarım ki hoyrattım / anaçtım / biraz yaralıydım yavan özürler diledim en az ikimiz için
boynum kıldan ince bir rüzgârdı kuşların tedirginliğiyle uyandım başımı usulca kalbimin yanına bıraktım aşkın kendisine âşık ’o kadındım’
-aşkın nârına salmak için aklımı kalbime tutuşturdum
yaşamaya denk gelmişti dalgınlığım yaşıyor taklidi yaptım tam yüz yıl geçti üzerimden sevgimin göğsünden zehir içti her gece iblisler yine de günahlarıma kefaret bulamadım
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
GİYOTİN şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
GİYOTİN şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
-aşkın nârına salmak için aklımı kalbime tutuşturdum
vur ! giyotini aşk dergâhımdaki kısrağın yorgun boynuna! şimdi ölüm bana çok yakışacak biliyorum...
Her kelimesi şiir olan şiir,ne güzelsin... Çok çok keskin söylemler var şiirde... Ben çok beğendim, yorumlara bakılırsa herkes de aynı fikirde... Çok tebriklerimle sevgili şairem... Yorum da şahane lezzet katmış, kalinin sesi ne çok yakışıyor şiire.. Sevgimlesin
Şairlerin onlarca şiiri olmasına karşın, neden sadece yazdıkları bir şiirle özdeşleşir adları biliyor musun? Bildiğini bildiğim için, sadece soru olarak asılı kalsın istedim. Böyle hatırlamak; Hem ihanet etmektir şaire,hem de takdir etmektir şairi. Bir paradokstur aslında: doğru ama yanlış; yanlış ama doğru. Çünkü bütün varlık’larıyla o şiiri var ederler.Geri kalan şiirler de sadece o külden doğmadırlar.Buna ‘sanat biriciktir’ diyorlardı sanırım.
Mesela, örnek verecek olursak;
Kaldırımlar:
Anlatamıyorum:
Yaşamaya Dair:
Sevgi Duvarı:
Yalnız Opera:
Çoban Çeşmesi:
Uçun Kuşlar:
Hasretinden Prangalar Eskittim:
Evet,İsyan:
…
Vesaire vesaire
Hepiniz şuan şairlerinin isimlerini içinizde tekrarlıyorsunuz bu başlıkları okurken. Eğer şairlerin isimlerini yazıp, şiirlerininkini vermeseydim de böyle hatırlanacaktı. Belki de bir şiir yeter şair olmak için.Evet evet…
Niye paylaştım bunları peki,ona gelelim:
Bu şiirin daha önce yazdıklarının üstünü örttü, demek içindi.Ben buradayken onlara laf düşmez der gibi şuan bu şiir. Bu onları hiçe saymak değil, kendini kanıtlamadır; Daha açık bir ifadeyle haykırışın doygunluğun tezahürüdür.
Gerek imgesel dokunuşlar, gerek sesleniş olsun hepsi birbirini tamamlıyor.Ve ilk defa senin kaleminden dökülen imgeli bir şiir okudum diyebilirim.Daha öncekilerde yok muydu,tabii ki de vardı,ancak bu şiir, ben farklıyım diye bas bas bağırıyor.Duymamazlıktan gelemeyiz maalesef.
Şiiri meth mi ettin yoksa yerdin mi,diye sorabilisin.Şiiri ne meth ettim ne de yerdim,sadece olanı anlattım. İçimdekileri sesli olarak ifade etmenin bir biçimi ya da.
Bunları söylemek, sana düşmez diyebilirsin, olsun yine de içimdekileri döktüğüm için rahatım. Gerisi zaten laf ü güzaftır değil mi.Zaten sana değil şiire yaptım bu açıklamaları,belki de bu yüzdendir bu kadar cesur oluşum,kim bilir…
...
Ses'e saygılar tabii
Harun Aktaş tarafından 9/10/2011 10:26:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
seni okumaya başladığım ilk günden bu güne hep bir başkaydın sen kalem tutuşun hayata bakışın dı satırlardan okuduğum ve beni hep hayran bırakan bir şair bazen kim bu kadın diyordum ve nasıl bu kadar çok ve nasıl kaldırabiliyor du yürek bu kadarını sonra aynaya baktım ve gücün yansıyordu gördüm duydum ışıl ışıl bir yürek yıldızlara bakıyordu...
Senin şiirinin renklerine bulanmak ayrı bir keyif canım
aşk elçisi olan şiirinin ne çok güzel olduğunu biliyor musun? Tabi ki biliyorsun, senin kaleminden hiç kötü bir şey çıkmaz ki? Sen her şeyiyle güzel olansın kalemi kelâmı yüzü kalbi ve en çok da sevgiyi bölüşmen ile......
DEFTERİN EN GÜZEL ARMAĞANLARINDAN BİRİSİN / HEP DE ÖYLE KALACAKSIN.
Beyazın en duru tonuyla siyahın en asi tonunun, yürek doruklarında dansı gibiydi
"ey aşk elçisi! ne kâr / ne ziyan ihtimallerin yaralı çığlığı kaldı ellerimde tam da şakağımdan vurdu zaman".......................... ihtimallerin yaralı çığlığı / harikaydı
-ŞİİR
> Girişten itibaren konu bütünlüğü
> şiir sesi ve melankolik yapısı / çıtayı yükseltmiş
> uzun cümlelerden kaçınılıp, ustaca, boğmadan ifadeler anlamı derinleştirip yükseltmiş
> klasik söylemlerden kaçınılmış / bunun için teşekkürler
> kesinlikle omurgası sağlam ve giyotin gibi cümleler ile örülmüş
> değerli kalli şairin ustaca yorumuyla çok ayrı bir renk katarak çıtayı yükseltmiş / teşekkürler
> ve final şiirde olmazsa olmazlarımdan, bazen buruk, bazen isyankar fakat mutlaka diri bitmeli / bu şiir gibi
kendimce bir tezim vardır, nesir yazanlar, iyi şiirlere imza atmakta zorlanırlar diye / keza iyi şiir yazanlarda nesirde zayıf olduğu kanaatindeydim / fakat Fulya şair bu tezimi yıkma gayretinde...başarılarının devamını diliyorum /saygımla
Yaşama hiçte teğet olmayan dokunuşlar. Bir hayli sitem ve öfke var dizelerde. Hüzün var.Şiirlerde kalsın yüreğinde izi bile olmasın sevgili Funda.Kalimeranın yorumu ise zaten hep lezzetinde.
Ben hayatı seviyorum... diye başlayıp şimdi ölüm bana çok yakışacak... diye biten ve en az hayat kadar ölümü de sevgili kılan şiirinizin yarattığı yörüngede kalakaldım...
herşeyi ile çok güzeldi... emeğinize, yüreğinize saygı ve hürmetlerimle...
ey aşkın elçisi gel gir düşlerimin yatağına kır dizlerini otur bıraktığın kadar doğacağım güneşin ardında ve dokunduğun kadar büyüyeceğim hadi gel bana
Sevgili Fulya'm.......evet eylül ayrılık kokuyor....ve hüsran gibi buruk bir tat bırakıyor dilimizin ucunda. ama Ölümü sana hiç yakıştıramadım....şiirdi diyor, şiirde bırakıyorum ölümü......Seni kutluyorumm.....öpüyorum...sevgilerimle......
Farklı çizginizle buluşmak, formula da Vettel'in arabasından seyretmek gibi el sallayanları. Ben hızı seviyorum, özellikjle kontrol bendeymiş gibiyken, her an her şeyin olma ihtimali en büyük gerçekse...
Karabasanın dokunan zincirlerinde doğdu güneşle aşk...
Çok güzeldi değerli şaire,
Selam ve saygılarımla,