Güneşin doğuşundan batışına kadar her şey
Doğumlar ölümler o kısıtlı zamanda
Günah sevap ikilemi doğmak batmak kırsalında
Yaşamın süresi bu kadar kısıtlı işte
Sevginin nefretin tohumları bu zamanda atılıyor
Kelebek yalnız değildi yaşamın kısıtlı topraklarında
Her şey ve herkes bu yolculukta arkadaşı onun
Bir anlık işte her şey
On saniye sonra kurur gözyaşları
Akşamın zifiri karanlığına gömülür ayrılıklar
Güneşin doğuşuyla can bulur insan
Dert bir günlük sevinç bir günlük
Hayat defterinin diğer adı günlük olsa gerek
Bir garip adamın amansız günlüğü…
Ay’ı bekler her şey gece bitmek ister hayatlar
Gidenleri yad etmek bir anlık sadece
Toprağa düşenlerin hatıraları silinir bir günde
Ne kalır geriye yeniden açılan sayfalar mı ?
Yazılmayı bekleyen kaderler mi ?
Günü gününe uymayacak insanın
]Ve günden güne yok olacak her şey
Izdıraplar olacak elbet
O ölü günlerin ardında kalan
Yeni güne sevk edilen ızdıraplar
Onlarda unutulacak gün batmadan
Unutulacak yaşanılanlar ve yaşanılmak istenenler
Nil’in şiddetine maruz kalmış yaprak gibi;
Sürüklenip belirsizliğe gidecek insan
Ve yok olacak her şey
Mazi silinecek gelecek hayallere kalacak
Gün ortasında kalacak her şey….
Ve belki ikindiyle huzur bulacak ruhlar
Yorgun bedenler ay ışığını beklemeyecek
Yarım günlük ömürlerin zaman’a kurulmuş hayalleri
Tarihin arka sayfalarına el yazısıyla yazılacak
Okunması güç anlaşılması zor yazıları
Bir tek o bir günlük tarih anlayacak
Albert’in de dediği gibi onlarda yanlış anlayacak
Ve gün içersinde eriyip yok olacak insan….

Oğuz Ertürk 05/03/11