2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
716
Okunma
özgürlüğe tutuştur hasretleri
bir vakit gelir de gidersen sahiden
sokak sokak dağıt afişlerde beni.
figan eyleme gözlerinle
gözlerinle kanatma her kaldırımı
yeter ki gelmek için söz ver yine
beklerim seni yağmurlu bir İstanbul gününde.
ardından ne günahlar işlerim,
aşksız bu şehirde ne isyanlar ederim, bilirsin.
mahrum edilmiş sabinin kırık kanadıyla
havva iliklenirken bulutlara simsiyah
nadan bir sızlanış duyarım eski sözlerden.
gitmene ait olur her isyan
gitmelerde ellerin titretir yüreğimi
neden ağladığını dahi bilemeden
gözlerim kanatır sensizliğimi.
bir kabir büyür artan tutkusunda vuslatın
adına nice ağıtlar yakarım şehir şehir
duyulur yedi katta senin için yakarışlarım.
sonra sesime bir gam düşer, sesime yüreğin
gözlerinin alaca susuşlarına banar güneş
tenini sarar uğultularımda ürpermelerin
yollar aşınır rüzgar nefesli gidişlerinde
bir yokuş sürer ardın sıra günler
deniz yorulur, alınır, susar dilbaz bülbüller.
yolun sonunda hiçbir şey ummaz artık
umulmadık beyhudelere takalır sözlerin.
kimsenin bilmediği bir sevgili oluverirsin
zaman sükuta tövbe etmeye adres değiştirir
kimliksiz bir acıda gölgeler kirlenir.
sonra yine ses verirsin uzak bir şehirden
duyunca kanatırsın dört bir yanını yeniden.
korkunu dindirecek göklere büyütür hasretleri
bir gün öncesine ait yağmur olur cehennem.
özgürlüğe tutuşur, mahkum olur sevişlerin
çok uzak olmasa da artık geri dönmeyişlerin
alımlı kırmızısını yırtar sema, biter hasretin
yaşların düşer gözlerimden simsiyah, hazin hazin.
ve o gün gelir de gidersen gerçekten ansızın
ölüm adresi olmayan bir martı çığlığı oluverir
unutulur sözler, yakılır bana ait gülüşlerin.
tüm büyük sözler gibi yutulur vefasında aşk;
böylece tükenir şiirlerim...
5.0
100% (5)