Güneşe Ram Geceye Ahuzar
Gecenin hüznüydü sessizlik
Göz ucunda bir damla bin yıldız edasında Üşüyen ay’a aldırmadan süveyda Sızıdırıyor gün/ahı yorgun sayfaya… Sesler boğuluyor yol bulamayınca Dua diliyor kör akıntılar Güneşe ram geceye ahuzar… Hep bir adım beride umut Gün batımı yıkarken özlemleri… Bulutların ince çisesinde bırakılır Öteden kalma Nasırlı ellerdeki sıcaklık Çatlak ki sıvanmıyor hasretin iki hecesi… Tan vakitlerinde nefeslenirken toprak özlem damlalarını Geç kalınır hep gün doğumunda çiçeklenmeye… Susku düşer payımıza Kısmetse yine ıssızlığa ithafen Tesbihat çekilir papatya yaprağından Gözlerini dikip umutla hasretin kesiştiği noktaya… Bir avuç camdan hayal furyasının içinde Eğrilen gökkuşağının sönüp yanan o kapkara ahengi Rastık çeker yazgına… Nehirler kurak Nergislerde sis perdesi Çeteleşmiş yıldızlar Yakamozlar firari sebat olana… Lanetli siyahın koynunda güneş Ana rahminde öfke… Gecenin koyusunda yanık bir kaval Aha mazhar Hece susar nefes ç/ağlar… Söyleyenecek an’dır isyan karası Mısra mısra denizler hasret yüklenirken Beyitler oyalanır dalgalarında Göç göç bulutlar üzerimize kapandıkça Payımıza kalan kuru bir yapraktır en fazla Hazal düşümlerinde… |