Küstüm Bütün Erkeklerine
Derin maviden kaçan,
kaçtıkça çöplüklere bulaşan şaşkın martılar gibiyim Oysa; bu şehrin her dönüşümde biraz daha yoklara karışan eski ahşap kokusuydu en çok özlediğim Hani nerde? Cumba artığı bir balkonun hasretiyle, simit kırıntılarına bile burun büken nankör betonun üzerinde; gelip ezecek diye birileri titrek bacaklarıyla sağa sola kaçışan karıncalar misali savruluyoruz bir yakadan diğerine Üstelik eksilenlerin hiç birini koyamadan yerine Çoğalıyoruz azalarak Ey şehir..! içimin parkurlarında ne kadınlar koşuyor ince bilekleriyle ve kaçı kalkmamacasına düşüyor yere haberin var mı? Yazılmamış hikayemiz yaşanmamış düşlerimiz ve bilmem kaçıncı sesten kulağımıza düşen iz kimin umurunda ? Düğüm; düğümü körlermiş serzenişte /el pençe divan duruşumuza bir meczup daha/ o benim işte Her gün bir bardak tortu Ufuktaki zigzag / Sesimdeki korku Umuda makas Ah..! ne desem az. Hayır ..! bana göre değil /hiç değil Başa baş-dişe diş bir uslup edinmiş bu canhıraş didiniş Hoşça kal İstanbul..! içlerinden biri ansızın özlemeye başlayıp beni soracak değilse de birilerine olsun. Yine de tütün kokulu parmakları ile küstüm bütün erkeklerine mor bakışıma nah şuramdaki gümbürtüye, ve haydi yine kaç diyen dürtüye teslimsin artık mine özdemirtaş |
Tebrik ediyorum hocam..Saygımla..