ANKA KUŞUNUN VEDASI
anne kucağında
yüzü geç okşanmış çocuktum bir kuş cıvıltısı taktığında saçlarıma, ve bir imbatla nefes olup dolduğunda tükenen ciğerlerime…. /o, sokak lambalarına astığım şair cesetlerinin isa’sı şiirlerimin imkansız güzellikte mısrası acıyan ömrümün sokaklarının israsıydı…/ yokluğunda kan kaybından ölmekte bir hasta siren sesleri ve dualar yokluğunda bir koma hali… an durmuş gözümün bebeğinde bir ruh sancısı göğüs kafesimde ten gömleğini yırtan bir acı yokluğunda … terk edilmiş şehirler de ölürmüş şangır şungur camları patlayıp inerken yere… ardına bakmadan gidilince kururmuş saksıda sardunyalar fesleğen ve güller sevilmeyen şehirler de ölürmüş kan kaybından tıpkı insanlar gibi… kapılar, kaynamış menteşeleri ile mahzun bakarken sokağa ve süpürülmemiş bahçe çürümüş yaprak kokusu ve akşam ve örümcek ağı gerili gözleriyle odalar mahzunca seyredermiş yoldan gelmeyeni, geçmeyeni… bulutlar bile geçmeyecek kadar göklerinden bıçak ucu kanatıcılığında tozla kaplı verandalarda tarih öncesi böcekleri tırtıklarken yaşlı kanepenin kadifesini uykusuz aynalarmış sakin odalarda tanığı mutlu günlerin: bir gülüşün… beni kimse böyle öpmedi diyen bir sevgilinin… öpülesi gözlerin tanığı… susuz, aç belki ama asla umutsuz değilmiş insan dolu odalar… sevilmeyen evler de ölürmüş kan kaybından tıpkı insanlar gibi… dere gibi akınca zaman, saatler tanık yaşananlara… inkara kurban edilemeyecek kadar gerçek… soğur küller sönünce ocaklar rüzgar savurur külünü gözbebeklerine yüzümdeki şımarık ıslaklık ellerinin yokluğundandır sileni olmazsa gözyaşını yıkılması muhtemeldir duvarların/ sevgisizlikten… şimdi şehir , ağır yaralı… şehir susmuş… şehir lal… sesler susmuş vapur ve tren düdükleri satıcı sesleri çocuk cıvıltıları susmuş… yokluğunda açan çiçeklerin sesi dallara kur yapan rüzgar düşen damlanın çıkardığı gürültü kaldırımda susmuş… martı çığlığı deniz kıpırtısı telefon melodisi ahizeyi yerine koyduğunda gelen tık sesi susmuş… çalınmayan saz ölürmüş kahrından infazında duyguların notalar… sevgilim terk edilmiş şehirler ölür bacalarından ağarken ruhları göğe çevrilince unutuşun namluları beynine şairler de vurulur düşlerinden yaralı bir Anka gibi düşer… ellerine avuçlarında ….ölü bir Anka kuşu yüreğim… glccbrn… |
çürümüş yaprak kokusu
ve akşam
ve örümcek ağı gerili gözleriyle odalar
mahzunca seyredermiş
yoldan gelmeyeni, geçmeyeni…
___________________________]
BEN GALİBA BU ŞİİRİ EZBERLEYECEĞİM OKUMAKTAN.BIKMADAN USANMADAN...
BU KADAR UZUN VE MANA BÜTÜNLÜĞÜNÜ KAYBETMEDEN EN TİZ SESLE HAYKIRARAKTAN YAZILMIŞ VEDE_
AKAN BİR SU ŞİRİLTISINDA İVEDİ FAKAT ACELE ETMEYEN.YAVAŞ LAKİN HIZLANDIRAN...BİR AN ÖNCE SONUNU OKUMAK İSTERKEN BAŞ MISRAYIDA ARATAN SICACIK DOST SESİ VE EŞSİZ BİR ŞİİRSES GELDİ OTURDU YÜREĞİME.
SENKİ ŞAİR ŞİİR TARAFAINDAN KALKMIŞ BU ŞİİRİ YAZMADAN ÖNCE.
ADIN GİBİ GÜLCE'LERDE KALDIM SICACIK DİKENSİZ GÜL BAHÇESİ GÖNLÜNDE....
KALEMİN KELAMIN DERT GÖRMESİN.HİÇ SUSMA OLUR MU?HEP GÜL.SEN GÜLERSEN BENDE GÜLCEM...
maverayailkyolcu tarafından 5/31/2012 1:57:54 AM zamanında düzenlenmiştir.