Okuduğunuz şiir 3.7.2011 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
BİR DİVAN MASALI...
Mürekkebi kurumamış bir dîvan içre Adı düştü “âşık”lar meclisinden. Hangi gönlün yangınından sıçramıştı bilinmez, Asırlarca âhı tüttü mısralarda. Bir cânân eteğine tutunmuş bahtına Güllü libastan bir çekimlik ıtır… Mestâne başında ezeli hülya… Hâlce arza medeeed! Kelâmın yandığını Söylesin biri şaire.
Dudağına sır çalınır nihayet, Gözlerinde âba dest bağlayan niyet… Ezelden mülhemdi, eş’arın şiârı elem, Harfe can için; kalem, “Nun”dan hûn emerdi. Bundan sebep divanlar, Kan revandır hep. Ve, Visal terennümünde, zikir tadı… “Ya Hayy!" Yaz ömrüme cânânı.
Aruzun sırtında aheste dolanır sevda, Âha med çeker, uzar hicranın ağıdı; Değil mi ki âşıklığın makamı, gamdan geçer. Leyla’ya uzanan her mevsimin adı bu. Leylaaaa! Gamdan azad etme Mecnun’u.
Bigâneliği, mülkü virâne eyleyen güzel Salın gazeller arasında, Çeşm süz, derde düşsün âşıkân Kirpiğin, yelpazelesin gönüldeki ateşi. Yaksın divanları, Yaksın ki tütsün gam ocağı. İşi ne ki şairin, bir daha yazar elbet Âşığı düşürüp tuzağa, Bir güzele râm ederek.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
BİR DİVAN MASALI... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİR DİVAN MASALI... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
divan şiirinin tadını böylesi güzellikte başka bir serbest şiirde ilk defa alıyorum tebriğim binlerle...
Ayrıca "Babilde Ölüm, istanbul' da Aşk" ı okumadayım bugünlerde, tam da şiirinizdeki temaya uygun yerindeydim. (Okumadıysanız, "mutlaka okuyunuz" derim.) Gazeller kan akıtıyor, mesnevî acıyı körüklüyor, Mecnun ayrı Leylâ' dan, Lakin Leylâ olmuş Mecnun bilmiyor...
Ben de tam aynı niyetle, sayfanıza geçmek üzereydim ki sizin bildiriminizi gördüm:) Teşekkür ediyorum, benim için güzel bir tevafuk oldu, sevdiğim bir şairle bu payeye ermek.
Bigâneliği, mülkü virâne eyleyen güzel Salın gazeller arasında, Çeşm süz, derde düşsün âşıkân Kirpiğin, yelpazelesin gönüldeki ateşi. Yaksın divanları, Yaksın ki tütsün gam ocağı. İşi ne ki şairin, bir daha yazar elbet Âşığı düşürüp tuzağa, Bir güzele râm ederek.
Günün şiirini ve şairini yürekten kutluyorum. Saygı ve selamlarımla.
Bir şiir beni sayfasına kilitleyebiliyorsa, kelimelerin ardında ki sihri beni cezp ediyorsa şiirdir benim için.
Saatlerce bir şiirin başında durup tekrar tekrar okuduğum olmuştur. Anlamadığımdan değil elbet şiirin derinliğidir beni kendine çeken. O efsunlu havasını daha bir solumak istediğimdendir.
Biz ne kadar anlarız bilinmez ama şiir her zaman şairde ayrı bir mânâ taşır. Kelimeleri çok severim, kelimelere ağırlığınca yük yüklemeyi. Hiç gocunmadan taşırlar. Şair bazen gizler kendini kelimelerin sihirli dokunuşlarıyla. Şair söylemek istediklerini söyler, okuyucu algısı kadarını anlar. Velhasıl sihirlidir kelimeler.
Şairin kullandığı dil, seçtiği kelimelerse şiirin bel kemiğidir. Birini kırarsanız kendinizce, omurgası eğri bir şiir durur karşınızda.
Son zamanlarda yorumlarda hep rastladığımız aynı söylemler. Dilin anlaşılmazlığı. Üç beş tane fazladan kelime öğrenmenin, araştırmanın ne gibi bir zorluğu ve zararı olabilir anlayabilmiş değilim.
Ki şair şiiri evvela kendi için yazar. En mahrem en gizemli hallerini şair kendinde gizler. Anlaşılma kaygısı güdüyorsa işin rengi değişir.
Şair, şiiri yazarken duygusu en üst seviye de yazar ve noktasını koyar imza gibi. O vakitten sonra şiirde yapılan her düzenleme şiiri çirkinleştirir. Çünkü duygu çoktan yolunu almıştır. Aynı duygu yakalanmaz bir daha.
Şiiri okurken o mana’ya en yakın duyguyu hissetmek isterim. Şairi şöyle yazsaydınız böyle yazsaydınız, şu kelimeleri kullansaydınız ya da kullanmasaydınız şeklinde ki söylemlerin çokta doğru olduğunu düşünmüyorum.
Sevgili _cânâ_ ‘ nın yorumuna katılmamak mümkün değil “ Sıradan olmayan üst düzey bir şiir “
Efendim, çok teşekkür ederim. Yazdıklarınıza ve sayın cânâ'ya aynen katılıyorum. Şiirde dil ve mana meselesine çok net bir açıklama ve yorum getirmişsiniz. Benim de okuduğum şiirlerde anlamını bilmediğim kelimeler oluyor. Ama dediğiniz gibi bu bir zorluk değil, bilakis şaire yeni ifade imkanları için bir fırsat.
Dil tercihi şaire kalmıştır. Fakat teknik eleştirileri her zaman önemserim.
Bu içerikçe yoğun yorumunuz beni ziyadesiyle onurlandırdı. Tekrar teşekkür ediyorum. Saygılar.
Bigâneliği, mülkü virâne eyleyen güzel Salın gazeller arasında, Çeşm süz, derde düşsün âşıkân Kirpiğin, yelpazelesin gönüldeki ateşi. Yaksın divanları, Yaksın ki tütsün gam ocağı. İşi ne ki şairin, bir daha yazar elbet Âşığı düşürüp tuzağa, Bir güzele râm ederek.
anlatımınız çok hoş... farklı bir havası var konunuzun... ben çok beğendim,başarınızın devamını dilerim...
"Mürekkebi kuramamış bir dîvan içre Adı düştü “âşık”lar meclisinden."
buradaki "kuramamış"söyleyişini bir türlü algılayamadım.. ya da mürekkep ile ilişkilendiremedim... yazım hatası diyecem desemmi bilemedim...
özellikle osmanlıcaya yapılan vurgular haricinde şiir söylemi sıkıntısını hissettim.. e tabi bu benim vasatlığımdan olabilir.
her ne kadar kafiye gözetilmeden de şiir yazılabilse de sesteşlik aranır.. şiirin ritmi açısından. bu, bölümler sonundaki ismin "e " hali ile sağlanmış diyebiliriz.. son bölümdeki durum bence gelişe göre pek oturmamış..
dediğim gibi bütün bunlar benim vasatlığımdan olabilir..
diyeceksiniz ki niye yazıyosun o zaman?
dedim ya vasatlığımdan... öğrenme isteğimden diyelim..
Efendim estağfirullah. "Vasat" tabiri, şiirleri güne gelmiş bir insan için kullanılmasa gerek.
"Kuramamış" kelimesi tamemen yazım yanlışı. Düzelttim, teşekkür ediyorum.
Şiirin ahengi sıkıntılı olabilir. Katılıyorum. İşçilik üzerine uğraşamadan gönderdiğim bir şiir oldu. Daha iyi yazılabilirdi. Buna mukabil iç ahenge dikkat etmeye çalıştım kızmen de olsa. Medeeet-niyet; elem-kalem, nun-hûn, can-kan-revan, sebep-hep gibi.
Osmanlıca söyleyişi, farklılık olsun diye yapmış değilim. Diğer şiirlerime bir göz atarsanız bunun bende bir edebi zevk olduğunu görebilirsiniz.
Kelimelere ve şiire hakimiyet her mısrada göze çarpıyor.
Öğrenilmiş sindirilmiş kelimeler şiiri taç-şiir yapmış
Sonradan, sözlüklerden ve net ortamından öğrenilerek yazılan şiirlerdeki kopukluk ve anlam kargaşası yok. Çünkü şair bu kelimeleri orjinal metinlerden öğreniyor ve nerede hangi kelimeyle birlikte kullanırsa hangi anlamı ihtiva eder biliyor.
Sıradan olmayan üst düzey bir şiir
Ki zaten şiir üst dille yazılır, herksin anlaması beklenemez, eğer şiirin bir şey anlatma derdi varsa manzum hikaye olur, düz yazı olur ve ona biz öğretici metin diyoruz.
Şiiri nesirden ayıran kafiyeler değil tekniktir.
Emeğinizi kutlarım Sevgili Şair, şiirdeki ustalığınızı da
Teşekkür ediyorum efendim. Anlaşılmak gerçekten çok güzel. Yazdıklarınızla sevincim ikiye katlandı. Derdim aslında anlaşılmaz bir şiir yazmak da değil. Çok az okunan bir şair olarak yine de bundan vazgeçemeyişim; sadece bu gelenekten özel bir keyif aldığım içindir. Tabii şiirin itibarı her daim baş üzere.
çok güzel şiir ,saygılar.