Bir şairin kaleminden akan kana susamış dudaklarım Gözlerimde alacalı bir kader Saçlarımda kanadı kırık kuşların tüyleri Dans ediyor cümle alem bilinmezlikte Kan tadında işliyor her cümle Katil maktül ve cinayet Aslolan karakalem Kırmızı oyalı çeyizler içinde bembeyaz bir gelin Kucağında bir çuval dolusu umut Yeşermemiş sarı kuru yalnız yapraklar An(kara) gözlerinde taştan duvarlar
Uçuyor aksak kuş..
Tut yakala ki kaçmasın avuçlarından Sözler intihara kalkışır yoksa Batman da hayallerini asar bir kız Öyle değil miydi? Kız doğmayacak umutlarına gebe Şiir yaşanmayacak bir anda şairin kalemine gebe
Dur !gözlerimi kamaştırıyor göğsümdeki hayalin Işıklar hep siyah bu gece,geri dön
Giyotin sancılarına çarpmadı henüz ruhum Ölü çocuklar doğurdum kaç defa Farklı bedenler giydim üzerime Her defasında aynı masumiyetle sardım Her defasında gözlerime bir yazgıyı ilikledim Her defasında çözüldü ilmiklerim
Beyaz, pembe ,soğuk ve kış, Siyah kar yağıyor damlardan gökyüzüne Tinine tüküreyim yine akıyor kan kırmızı Mirac bugün ,çık hadi en tepeye Görsünler... beyaz içinde süveyda Süveyda içinde bir masum mor menekşe ağlıyor mu ne?
Gelme şair,kan gölüne döndü şiir Astı kendini miracta aksak bacağından kuş Döküldü hayalleri bir bir avuçlarıma Rengarenk yamalarla kurulu bir baraka Batman değil burası işte an (kara)
Bir darağacı daha yok ki Ey Şair Asayım seni de yüreğimin en doğusuna Ki ben hiç uğramadım oralara...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
İz'Düş'üM şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İz'Düş'üM şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Çok daha uzun bir yorum yapılmalı aslında, yazılanların içinde bulunmak daha doğru geldi.. Bi de şiire şiirle cevap verenlerden değilim heralde (: tarihine baktım farkettim on yıl olduğunu, bunları yazabilene de neden o kadar oldu diye soramıyorum da insan. İnşallah eliniz yine gider kaleme..
sen bilmezsin, görmezsin, hissedemezsin..ki nasıl da su alır; düşsel bir seviye doğru açılan bir yüreğin sol omurgası
Batman burası..
o ki yalancı gözlerinle baktığındır, hor/..osfer......ve kimbilir hangi düşünce boyutunun hüzünlerle kapladığı iz-düş-üm-sel bir tabaka..katman burası..?
vakit tamam! sana bunları yazmamın tam da sırası..
...
'' bir şairin kaleminden akan kana susamış dudaklarım..''
kimi gün kılıçtan da keskin idi kalem..kan damlar gibicesine, hani ucundan.. hançer misali oturan ki o, sinelere...sille tadında bir ürperişti belki / '' şak! '' sesi ile senin de yüzüne vuran..
o şairin kaleminden akan kana susamışken d u d a k l a r ı n;
-iç!- desem ya nice bin hasretliklerde o al-kırmızı kanı..ki içtiğin anda, adına -vampir- değil de şu canına yandığımın dünyasında - tam (pir) - diyecekler ve...vay anasını!
'' gözlerimde alacalı bir kader ''
-bir saklambaç oyunundan ibaret ise eğer şu aşk dedikleri ne farkeder, önüm-arkam, sağım-solum..? ne varsa her yan kara- mı demeli yoksa.. dolambaçlı yollarından indine o ki firar etmişliğim kadar yasağındayım tuzağında ve hiç olmayacak kadar uzağındayım
farzet..ki bir his denizinde buzdağındayım..aylardan...? hani ölmenin en zor olduğu H a z i r a n' d a y ı m
'' Saçlarımda kanadı kırık kuşların tüyleri ''
nedir hani ya beklemek..? gökkuşaklarının altından geçmek dururken seninle senin o düşsel sevginle../ adam yerine dahi konulmamayı öğrendim senden ya seviyor, ya sevmiyor...ve salt ikisinden biri..papatya fallarıyla gösterdi zaman kum saatlerinin kızgınlığında..saçlarımdaki kanadı kırık kuşların tüylerini..
meğer..( bak Seyduna-Şahrud aşkına bu da..)
* meğer ne yalnızız insan olmuşsak / yaprak gibi dalda susuz kalmışsak yeri geldi acıya da gülmüşsek / sana olan sevdamdandır bilesin
'' dans ediyor, cümle-alem bilinmezlikte ''
öyle ise sen de görünmezliğim kadar ol (o düşsel) sevilerde..sevilerde bilinmezliğim ve bölünmezliğim kadar..öngörüsüz, bir o kadar da yaban..hoşgörüsüz.. ol sen de su üstünde aşk yazısı...en derinlerde / silin(e)mezlikte..
'' kan tadında işliyor her cümle ''
iç burkan görselliğini de bilirim acıların..ve çok olmuştur, iki gözüm-iki çeşme ağladığım; duvarların altında..hüzün parkında
ey yar, gir de düşüme ansızın..çıkar perdelerini gönül saraylarımın bu davetsiz misafirliğine alışkın değilim ben..hem sana (işlediğin kadar içime) karşılık vermemi mi dilersin benden..?
karların altında kalan bahara inadım olsun!
'' katil, maktül ve cinayet..'' bir ben / bir sen / bir de..?? / bir hata..........desem..
'' aslolan karakalem..''
rezil olan da ressam..fırça sallayan, öyle mi..? / ustam başka derdi ama o Hasan, o Hüseyin..ve soyadı KORKMAZGİL
'' kırmızı oyalı çeyizler içinde bembeyaz bir gelin ''
nasıl olduysa elin..ak/s/ak bir kuşun kanadında asılı öyle ...ama annem demişti / ben annemden bilmiştim / anneme inancım tamdı o gelin, o kırmızı oyalı çeyizleri olan..acılardan arda kalan / yıldız misali kayandı olsa da gökte..
'' kucağında bir çuval dolusu umut ''
...sevgi kaç yürektir indinde usta..? / farzet ki uykusuz kaldım umut attaya gitti- / suda yüzen kâğıt gemilerim battı bir genç kızı sevmeyi bile beceremedim / sevgi kaç yürektir indinde usta..?
dizelerinde olduğu gibi, yürek dolusu umut..umut dolusu gömüt bir lânet olası muammanın kursağında...kılçıklı öyle.. nefesini keser mi dersin, insan olanın..? ve yazıklar olsun ki milyonlar kere biz de kaderimizde her ne yazılı ise s-onu yaşamaktayız Şeytan diyor ki: unut!
'' yeşerme-miş sarı, kuru, yalnız yapraklar..''
ama bazen ...bazen mişli geçmiş zamanlarla dile gelir aşk.. '' sevmiştim onu '' dersin sevmiştim ya../ bazen gül kurusu akşamların alaca karanlığında gün batmaya yakınken bazen..bazen ise bir fırtına öncesi sessizlikte sevmiştim onu dersin
ardından yapraklar dökülür / dev olur dalgalar..büyür..umut rıhtımlarının az ucunda.. ötede bazen kızıl ufukların ihtişamında bir yerde..filizkıranlardan dahi medet umarsın dalgakıranlarda kalan kırık-dökük anılarla..ve yetmez hüzünlü yağmurların bereketi..ruhuna.. düşlerinin ta orta yerinden düşerken gözlerin boşluğa / bakmayı bilemezsin y a ş a m a y ı i s e h i ç..
'' An(kara) gözlerinde taştan duvarlar..'' / eksi sonsuz-luklarda / ve c-an kara örneği..
sahi / delikanlındı bir zaman, şimdi filintan kara..gerillasıyken aşkın militan kara
güne doğmazken saat, farzet, şafaktan kara..ufak-tefekken daha ufuktan kara
can kara
can dediğim, canımdan en içeri / (hancı olsam) hele girsen içeri
yedi kuşak gök altında duyduğum heyecan kara / taş duvarda han kara
...bir saklambaç oyunundan ibaretse yaşanan ne farkeder..? (önüm-arkam, sağım-solum..?) ne varsa her y/an kara
yaşadığım an, kara / yaşadığın, Ankara / bir hasret enkazında bir yığın kara..
...
'' uçuyor aksak kuş..''
uğur böceği niyetine mi..bilmem..esra-r-ı içinde hem düşünselliğin..sözüm ona; hiç denecek kadar -az- iken dışta, içe doğru -çok- oldun gerdanından (o aksak ayağından) öpmeli..acının incittiği..ki uç uç olsun yüreğin yüreğim-yüreğine saraylar, köşkler alsın!
...
'' tut yakala ki kaçmasın avuçlarından..''
lâdes -aklımda- idi oysa..sen ise hep..s-aklımda..ve ben yenilgilere dahi alkış tutabilecek bir yüreğe sahip iken..ilk kez mi gerçek içinde bir düşün bir bayrak yarışında böylesi enselendim.. neden ama..ve hayret..( küçük sevinçlerin büyük mutluluğuyla sana doğru koşmayı ne çok iyi bilendim ) ya şimdi mi diyorsun / senden elendim!
'' sözler intihara kalkışır yoksa..'' biliyorum, bil sen de istedim..ki daha şiire yeni dadandığım yıllar.. eskidendi..gözyaşlarımın göl olduğu bir anda ağlamaktan, gölde yüzen nilüfer çiçeklerini yaşatmışlığım var benim..çizgi ötesi yaşan-ma-mışlıklarda da belledim hem adım gibi, şiir yazmanın bir diğer adının da i n t i h a r olduğunu....(farzet ki ben ta o zamanlarda öldüm..yıl mı Esra..?..86 / yanılmıyorsam orta bir-e gittiğim senedeydi..
'' Batman'da hayallerini asar bir kız..''
zira yükü yalnızca sevgi olan beyaz bayraklı bir gemi ile uzak kıtalara SENİ taşıyacaktım ölmeyecektim s/ay kız...daha yaşayacaktım.. andolsun deniz kızlarının d-iri göğüslerinden ölümsüzlüğü içtiğim o yıllar öncesine.. şerefe ve a t l a n t i s'e../ s-öyle, / değil miydi?
'' kız doğmayacak umutlarına gebe..''
ebe olmuşluğun kadar o saklambaç oyununda (adına aşk dediğimiz) umuda da gebe kalmışlığının alnından öperim senin, bir düş ülkesindeki o esra-r-lı anne-miz.. bugünlerde doğuransın ya bütün şiirlerimi..kutsal - mavi sularımda bir tek sen şen olansın kim der sana: yalansın! /
GERÇEKSİN GÜN GİBİ-ERİŞEMEDİĞİM İÇİN DÜŞSEL SEVGİLİ (bknz. Gülten AKIN)
'' şiir yaşanmayacak bir anda şairin kalemine gebe.. ''
önüm-arkam, sağım-solum sobe! çık ortaya nazlı bebe / kalp gözüyle gördüm güzel yüzünü / bak, bu kez sensin ebe sensin yalnızlığa tutsak..sensin hasrete gebe.....cinsinden ve evet!
seyir defterlerimdeki serzenişindir yahut; -rabbena hep bana- demedim bu aşktan yana halbuki ben hep öle sandım, yırtık paçavra entarimin içinde umut kırıntılarını bir bir toplayıp geldim yüreğine..okyanuslarına
bir denizkızı olmayı başarayım dedim belki de, kimbilir..? / ki ben onu da becerememişim bunu anladım...
meğer vuslata dairmiş tüm satırlar...şimdilerde darmadağın ümitlerim... terki-diyar etmiş tüm hayaller..
mutluluk...uzak bir kavram oldu bizim sözcüklerimizde, yapayalnız kalmış tüm satırlar dizeler yerle bir olmuş, ayrılış işlenmiş gergefimize..yatağımız, yorganımız kırıntılarla dolmuş ki kabusum oluvermiş uzaktan gelen bir defne kokusu
kaybetmek mi seni...sancılı bir doğumun çığlık çığlık biçare yankısı..bir sistemin içinde kayboluş, koskoca bir kaos..hangi kelime..ki anlatsın derdimi sularına
bir şişeye mi koysam / salsam enginlerine..yasak mı tek cümle..? / anlamsız mı her satır..?
kelimeler mi yitti karanlığımda, kim kapattı ki bu ışıkları..biliyorum..işte sen! gölgen duruyor karşımda, ardında bir kadın..çekiyor seni kendine..ben ise izlemekte eski bir türk filmi..
araya giren kötü birkadını mı oynuyorum yoksa???
gitmek gibi bir seçeneğin olduğu noktada sana bakıp tekrar (yüzümü omzuna dayayıp) öylece dalmak istiyorum sularının ihtişamına / bilirim senin merhametin de okyanusun misalidir
her doğan güneşte bir adım daha solacağımı bilsem de / susuz 1 güne bile dayanamayacağımı bilsem de yitik kentinde kaybolacağımı bilsem de..ki elimden dahi tutmazsın bilirim / ki tutma onca sözden sonra yine de gideceğim....sen de mutlu kal(izm)...okyanus senin prensim...yürek senin...sevgimle..
'' ışıklar hep siyah bu gece, geri dön..''
herşey bana seni hatırlatır unutmak isterken..utanırım, hep o acılı şarkılarlda ağlarken.. bazen bir dost ya da bir çiçekle evime gelirsin..herşey seni hatırlatır da yeniden geri dön../ ve ah Sezen..minik serçe / ve sen ey aksak kuşum, gerçek ötesi düşüm İZDÜŞÜMlerinde bütün bir sevdamızın, duydun mu bu şarkıyı da..?
'' giyotin sancılarına çarpmadı henüz ruhum..'' duymadın mı acıyı da..? '' ölü çocuklar doğurdum kaç defa..'' / acı veren sancıyı da..?
kapıları çalan benim / kapıları birer birer / gözünüze görünemem / göze görünmez ölüler ... / N.HİKMET
biri de benim ki doğurduğun o ölü çocukların..(ben Hiroşima'da ölen kız..) ve dönüşlerim sanadır ve hani öldürdü Habil’i (Kabil)..hayat kâfirden başlar / sor bak hele aydınlığa, hayat zifirden başlar
Hiroşima’da ölen kız..(Nazım Hikmet’in yazdığı..) / sil-baştan lütfedercesine..hayat sıfırdan başlar sensizliğe yolculuk, yaralı bir kalp ile bil ey düşsel sevgili-m..birkaç seferden başlar hayat z a f e r d e n başlar
'' farklı bedenler giydim üzerime her defasında aynı masumiyetle sardım her defasında gözlerime bir yazgıyı ilikledim her defasında çözüldü ilmiklerim..''
ama olsun; ve yine de / ellerin ellerimde, gözlerin gözlerimde baharları sermeli ayaklarına b a h a r ı n k ı z ı / ki görmedim ben hiçkimsede böyle yürek, teslimiyet..h a l â..
...en çok da dut yaprağı eriten bir tırtıl olduğuna yanarım senin..sonrasında kelebek.. hani o ömrü kısa..hani o zerafetine rağmen pullu kanatlarının..ve karışıp ayrılığa giden ah hayatımdan.. kaç kere..? bilmediğim, sayamadığım..bir giz ki hep içimde, esra-r-lı bir biçimde..bilmesinler / aleme diyemediğim can olmuşken O, bende..canımdan en içerde..sen de bilme..kendime diyemediğim..canım, KIYAMADIĞIM!
...
bir ikinci sayfası, seyir defterlerimin:
birçok şeyi öğrettin merak etme...öyle ki seni kabullenmiştim ben..hiç olamayacak birşeydi bu benim için.. seni özlemeye bile başlamıştım bazı zamanlar...konuştuğunda ürkek konuşmaların içine çekmişti beni.. farklıydın...tanıdığım insanlardan farklı bambaşka bir yapıdaydın...ki evliydin.../artık değilim/ ki çocukların vardı...ki ben görmemiştim bunları...tek istediğim birazcık mutluluktu..
ama sen görmedin, bilmedin..kendimle savaşımdın..imkansızın içinde duruyordun yine de ben sana geliyordum, kabulleniyordum..
bir defne vardı, uzaklarda belki de kıskandığım bir yapıttı karşımda..ona duyduğun bir özlem vardı, karşısında şekillendirmeye çalıştığın bir ben vardım...olsun dedim yine de..ama yok artık dedirtmeyi başarabildin ya..
onsuz olmayı beceremedin, bu fedakârlığı bir türlü yapamadın..ki bazen düşünüyorum: acaba hiç aklından geçirdin mi ki onu tamamen silmeyi hayatından, düşlerinden benim için..? hayır, sanmıyorum.. artık o engeli kaldırdığında anladım, halâ o vardı ve aslında hiç gitmemiş....ister o düş olsun; ister ben gerçek olayım... ki bu benim için bir saçmalık..bu yalana inanmayacağım artık..inanmayacağım... sen iyi birisin, içinde bir yerde birşeyler var, bunu biliyorum...ama artık bitti..bu düşünde ya da gerçeğinde ya da her ne dersen..bunları haketmemiştim oysa ki..
...
'' beyaz, pembe, soğuk ve kış, siyah kar yağıyor damlardan gökyüzüne tinine tüküreyim, yine akıyor kan kırmızı Miraç bugün, çık hadi en tepeye görsünler...beyaz içinde süveyda süveyda içinde bir masum mor menekşe ağlıyor mu ne?..''
akşam oldu..ğunda bir vakit, sinsiliğine rağmen gecenin, tek bilmişliğim ellerimle yıldızlara uzanmak oldu.. parçalar gibi göğü..ruhuna değmişliğim derken..uzanmışlığım sana.. '' yakışan buydu bize '' demişliğim sonra - doruklarda olmak..ve solumak ışığı..buydu yakışan bize.. / kim kıydı sevgimize..?
'' gelme şair, kan gölüne döndü şiir astı kendini miraçta aksak bacağından kuş döküldü hayalleri bir bir avuçlarıma..''
ey şair, sen de de ki öyle ise:
haber ver ölenlere..onlara geldik..yakasız gömlek içinde ak..t/onlara geldik hayat ne haddimize..? s/onlara geldik..bahar iken dört yanımız, *MU*/s/onlara geldik / haber ver ölenlere / BİZ, ONLARA GELDİK!
...
arama sonuçları:
"Atlas zorlu bir baskı altında kaldı. Dünyanın bittiği bir yerlerde, güzel sesli akşam perilerinin karşısında, dimdik durup ayakta tutuyordu göğü.. Başı ve yorulmaz kolları üstünde. Akıllı Zeus'un ona ayırdığı kader bu" Hesiodos (28) "Sırtında taşıyacaktı hep ezici dünyanın zalim ağırlığını, göğün kemerini de. Omuzlarındaki o büyük sütun toprakla göğü ayıracaktı; kolay değildi bunların taşınması." Hamilton (29) ... * Kayıp Kıta (Mu) *
...
'' rengârenk yamalarla kurulu bir baraka Batman değil burası, işte an(kara) ''
...baktım, yıldızlar altında her meydan kara ve gördüm..ki canözünde süveyd-an kara
şimdi en hazin öyküm oldun sen..çığlık çığlığa türküm oldun sen, sevgiden öte korkum oldun sen..sen hiç bilmesen göğe uzanan eller bizimdi , yaralı belki, sızım sızımdı..sana ben gibi seven lazımdı, sen hiç sevmesen
bir düşsel çağda seni gördüm ya, adını gel gör, kalbe ördüm ya, aşıktım hani, öyle kördüm ya, sen hiç görmesen güneşe hasret günün sonunda, zorlu bir aşkın, kinin sonunda, yaşamdan geçtim, canın sonunda, sen hiç ölmesen
bilme sen, en tatlı uykularımsın..sevme sen, gizemli duygularımsın..görme sen, hasretlik kaygılarımsın...yaşa..ölme sen!
y a r ı n l a r ı m s ı n!
'' bir darağacı daha yok ki Ey Şair asayım seni de yüreğimin en doğusuna ki ben hiç uğramadım oralara...''
inanıp senin de varlığının sağduyusuna, atılmak mı var diyorsun Yusuf'un kuyusuna günüme güneşten evvel doğan o şafak yüzündeki gözlerinin buğusuna.. ki sen zaten uğrama hiç oralara, dokunma yaralara...ben kendi yaramı gözüm, kendim sararım
öpüyorsam ayrılığı gözünden söküyorsam yüreğimi göğsümden geçiyorsam gözlerinin içinden sana olan sevdamdandır bilesin
geçiyorsam bir çiçeğin özünden sana olan sevdamdandır bilesin
meğer ne yalnızız insan olmuşsak yaprak gibi dalda sessiz solmuşsak yeri gelmiş acıya da gülmüşsek sana olan sevdamdandır bilesin
yeri gelmiş ayrılığa gülmüşsek sana olan sevdamdandır bilesin
biliyorum sen yine parmak uçlarında üşüyorsun. aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat, ayaklarınla kasıklarımın kasırgasını, ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun. sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta ve çırılçıplak bir ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda. apansız pencerende gülümsüyor güneş, ne güzel! bütün parmakların tıkır tıkır işliyor. iştahla biliyorsun, yaşamaktır aşk geceyle gündüzün sessiz geçişimidir bir uyku boyunda delice bir yangın parmaklarının buzulunda ah şahrud, her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli!
karşılıksız sevebilmekse sevda gerçek seven küle dönmüş her çağda elim kolum bağlanmışsa kıyında sana olan sevdamdandır bilesin
seydunayım gebermişsem kıyında sana olan sevdamdandır bilesin
(sahi..../ ŞARKILAR DİLİ İLE..)
** esra86 04 Eylül 2009 Cuma 15:24:20
Tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan İki ayrı yürekte durmadan kanayan Seyduna’yla Şahrud Yüreklerin akarken bıraktığı izi Birbirlerinin gözlerinde aradılar. Yoktu. İki iklim farkıydılar Ne zaman göz göze değseler Yangın çıkmayacak denli uzaktılar. Yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı Üçüncü bir kente düşmüş suretleri
Şahrud gökyüzü geliniydi. Yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri. Bir solukluk rüzgarda bile Usul usul kanardı gelincik bedeni.
Seyduna yeryüzü cehennemi. Ölüm, çağrılı uçurumlarda sınardı sevdasını Yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı, Onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi.
İki iklim ayrıldılar. “Ya Şahrud!” dedi Seyduna “Gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm. Ardına bakma, gözyaşımla vurulursun. Su gibi git.”
Şahrud’un yüzüne keder mayın gibi durdu. Ve zaman gözlerinin su yeşilinde kuruldu. Hüzün bir Buda heykeli gibi çırılçıplak, Yüzlerine oturdu.
Rivayet odur ki, Şahrud vardığı denizlerde hala Seyduna türküleriyle uyanmakta, Seyduna, Şahrud’un gözlerinden kalan Masalla yaşlanmakta.
Bayıldım... Gözler yoksul ve kayıp düşleri anlatıyorsa... Mısralar sığmaz avuçlarma. Bir sus işareti konar öpücük gibi, veda edemeden giderim ama aynı sokak, aynı yer. Ayaklarım mı sahtekar yoksa şehri avcuma yuvarlayan bu sesler mi?
Selamlar.