Mamak’ta mintanım kaldı söylerken memleket türküleriniBirazdan doğacak güneşi bekliyorum, Tutup uzayan saçlarını kasırgaların Kıyama kalkıncaya kadar Kudüs Ay ikiye bölünüp düşerken Hıra Dağı üstüne, Bahira’ın gözlerinden akan yaş ile bekliyorum, Uyanıyorum benzin kokulu düşlerden, Eylül sabahlarında boynumu kıracak cellâdı arıyorum, Kabir ziyaretlerine giderken boynunda urgan götüren adamların Kış uykusuna yatmış diye düşünmeyin üstümüze çullanan korkuları Kuluçka dönemidir, larva bırakırlar mavisine gökyüzünün Uç ey boynumu ağrısında büyüyen Filistinli çocuk, Sen ağlarken çoğalır sancılarımız, Şimdi karanlığa güneş indirme vaktinde, Miraç atlarına binmiş atlılar bekliyor Yusuf’un kuyusunda Kalbini söküp Kabil’in bir deniz fenerine uzanırken Habil’in Bir rızık korkusu indirilmiş üstüne dağların, Vakit akşama cesetler uzatırken soframızdan, Temmuzda kar yağıyor diyorum saçlarıma, Erken mi geldi kış diyor kapımı çalan kimse Kararsız bir yorgunluk mühürlerken dudakları Mamak’ta mintanım kaldı söylerken memleket türkülerini Acayip bir adam oldum öksürürken şehir kuduz salyalarını üstüme Kanlarıyla doyururken çocuklar toprağı, çöktü beynimizde binlerce dam Dualara düştü tetiklediğimiz başkaldırı şiirleri, gövdemizi eskitirken rahat döşekler Ismarlama leylekler çağırıyoruz gelin şu yılanları kapın aramızdan, Tabutları saklıyoruz gül kokuları içinde, kilitlenirken boğazımız, Saatleri bozup hafızamızdan şaşırmış bir mevsime asıyoruz hüzünlerimizi Bütün akrepleri ürkütmesi gerekirken alın terimizden dökülen kelebekler Göğün aynasında gezen çıplak ayaklı cesetler birikiyor yalnızlığımıza münhasır Birazdan doğacak güneşi kınıyorum ruhuma sütanne ararken kâbuslar, Sükûtun mürekkebi ile boyanmış sefere çıkan tüm gemilerden firari aklım, AKLIM İHTİYAR OLMADAN ZIPKINLA VURULAN BİR ORKİNOS GİBİ Silinirken kâinat virane damların saçak uçlarından usul usul tasmalanır hayat ölüme. |