Hüzünlü bir akşamüzeriHüzünlü bir akşamüzeri Yorgun kalmışım düşlerimin arasında Yüzleşmek isterken her şeyle Halsizlik karabasan kesilmiş üzerime Çöl ıssızlığında bulmuşum kendimi Durgunluk suskunluk ikiz kardeş edasında Ardı ardına söndü ışıklar Karanlık yine hükümdarlığını ilan etti Ölü kalmış yeryüzü can vermiş gökyüzü Bir canlı ben olmuşum… Buyur işte yine kendinle başbaşasın Şimdi kendine hangi itirafta bulunacaksın Yada nasıl kötüleyeceksin kendini… Kaçmana fırsat yok yalnızlık pranga olmuş gönlüne Mazinin karanlık çağına gitmek istemiyorum Ve korkutuyor belirsiz bir gelecek Bugün bana sunulan bir nimetmiş meğer Ama ben bugün halsizim yorgunum Bugünümü yarını olmayanlara armağan etsem… Bende kalsa keyfi kaçacak Hüzünlü bir akşamüzeri yine Güneş enerjisini saklamış ertesi güne Ve ben çelişkilerin imparatoru Tahtımda kendi diktatörlüğümü yaşıyorum Kendime söküyor diktatörlüğüm Canım acısın diye bilinçaltımı kazıyorum Küf kokan mazimi koz olarak kullanıyorum Düşlerim solan yaprak olmuş… Onları gönlümün sayfa araklarında sakladım Hüzünlü bir akşamüzeri… Tahtında şair kral karanlığı seyre dalmış Veziri kağıtlarla koyu muhabbetlere dalıp gitmiş… Güneşin doğuşunu merakla beklerken Yorgun gözleri kapandı… Ve saltanatı yine karanlığa tutsak oldu Oğuz Ertürk 29 mayıs 11 |