KÜS/GÜN AŞIK
bozkırın yorgun yüzünde
şairlerin sevdalarını sulayamadığı bir yaralı akşamdı umutların yelkenleri yırtılmıştı bilgeliği sesinden belli bir kargaydı artık kır çiçeklerine sakladı kırılganlıklarını sevdasının çıkmazına şükür namazları adadı düşlerini kendi ayak sesleriyle yıkadı sevgisi dokuz öfkeye mahkumdu içindeki mabedin tek cemaati yoktu bir dut ağacı gibi verimli ve bir çınar gibi ulu olayım istiyordu oysa kumruların neden yetim büyüdüğünü suların neden aynalara aktığını çocukların neden bilye hırsızı olduğunu akrebin neden sevdiğine hediye veremediğini portakal çiçeği kokan bebekleri düşündü sonunda ağaçların gölgesine sığınmış yavru sığırcıkların hikayesi geldi aklına anlatırım onu ,dedi 25 mayıs 2011 / Ankara |
uzun süre Ankara da boşuna dolanmıştım
kim bilir bir daha ki sefere yalnız olmayabilirim
sağlıcakla