Ah kim tutabilir beni, atım BurakGök gri küllerinden arındı, Silkelenip kuşlar döktü yeryüzüne, Karabasan düşler çoğaldı evlerin içinde, Komşudan komşuya gidemedi akıl, Yaya kaldı dostluklar insanın rıhtımında, Geceler leylek boyu uzadı Sabahlar bir gül tedirginliğinde uyandı Her şey darmadağındı Güneş utancını gün boyu sakladı Gizlenip bulutlar içine Fırtınalı bir resim çoğaldı yüreklerde, Ürkeklik taştı yüzümüzün renginden, Çakıl taşları ayakkabı oldu ayağımıza, Felaketler çoğaldı parmak uçlarımızda Ay dökeriz sulara suni bir yakamoz olur, Kentleri taşırken cebimdeki erik ağacına, Akasyalar çiçek açar boynumun ağrıyan yanlarında, Bakır bir leğen içinde toplasam memleket türkülerini, Cesur savaşçılar dökülür ceketimin kol düğmelerinden, Yerde kan görsem üşürüm akşam olmaz gözlerimde, Tüm anıları dinamitliyorum göğüs kafesimde, Kötü şiirler yazıyorum, Yazdığım müsveddeleri yırtıp atıyorum, Gecenin kırıklarını topluyorum yüzümde Sabah aynalara baktığımda, Tekrar topluyorum müsveddeleri yerden, Yeniden yazıyorum bir şiiri binip imge atlarına, Ne varsa saldırıyorum aşka boyun eğmeyen, Bir kez olsun çıkmıyor ağzımdan diz çöken bir deve, Gemiler geçiyor saçlarımın üstünden beyaz yelkenlilerle, Felaket tacirliği yapmıyorum takvimlerden dökülen Cesetlere, kent intiharlarını artırırken soysuzlaşıyor insan, Adım sevda, yolum uzun, yolum sonsuzluğa, Ne yedi başlı ejderha tanırım, ne omuzlara düşen karga burun, Kırdım kaburgasını duvarların, bu sürekli hükmüm, Firavuna Musa olmaya gidiyorum, Kabile Habil, Ah kim tutabilir beni, atım Burak, Lütfi Kireçci ________________________________________ |