kaldırımda unutulan çocukEğer bir gün Yolun düşerse kaldırımlara doğru bak bana çocuk ! ve gör beni geçerken hemen yanı başımdan ama öyle tuhaf tuhaf bakma ben de bir insanım aslında çocuğum ben de, senin gibi senin annen var çocuk bak, ellerinden tutmuş oysa ki, benim annem yok bütün farkımız da, sanırım bu annem var mıdır acaba benim “annemin gülümseyen yüzü” diyebileceğim bir annem var mıydı ki gülümser miydi bana bir zamanlar sever miydi beni ben de çocuğum daha bakma bana öyle tut şu titreyen ellerimden kaldır bırakma çocuk bırakma beni, böyle kaldırımlarda içime işleyen kar ayazlarında nefesimle ısıtırken ellerimi bir sıcak simitin buğusunda ve demli bir çayı yudumlamada kaldı benim, bütün pembesi yamalı düşlerim öylesine kimliksizim ki tanıyan bilenim bile yok kimim ben pestil gibiyim … işte gör bak sanki bir asır geçmiş üzerimden kaldırım taşlarında doğmuşumdur ben evet evet olsa olsa böyledir benden bile büyük bir ihtimalle kaldırım taşlarında sonra da unutulmuşum burada ah, ne çok kanar yaralarım bir bilsen bir bilsen bu kaldırım taşlarında ezilmişim en incesinden kıyılmışım usta ellerinizde hassasiyetle dokunmuş bir kilim ya da bir film hilesi gibi hani, çok da inceden inceye aklım fikrim yine de rengarenk’siz uçurtmalarda gökyüzünde ben kaldırımlarda bu yerlerdeyim işte hiç gülemedimki ben çocuk oysa ki, daha dün gibi "benim de çocuksu gülüşlerim var dı" demek isterdim sana çocuk biliyor musun yalan bile olsa ne çok kanar yaralarım ah bir bilsen ah bilebilsen çocuk bu kaldırım taşlarında Mert YIGITCAN 06 05 2011 / istanbul |