SICAK ANILAR DAN SOĞUK AN'LARA
I
Buğusunda emek kokan /oysa kirletilmiş kavgasında hep yenik düştüğün kesik yarasından kan damlayan bir gül’dü, yüzünde gülümseyiş oysa ki / güneş solgunu günlerde bütün dertleri müebbete tutsak yüreğin ağlamalara yenik düşmedi hiçbir zaman nerelerde gizlenmişti bu gün bile bulamadım / yoktu sanki ne zafer sarhoşluğunda ümitlerin ne de kederinde dili kesik kavgaların hakem hatalarında ekmeğine hükmen mağlubiyetin gülümsüyorsun yine karanlığı delen küçücük bir pencereden kaçak giriş yapan mahpus damına /mülteci aydınlıklarınla II neden hiç ağlamazdın sen anne çiçek bahçelerinde mutlu yavru kuşlar gibiydik biz hepimiz iki göz oda hepsi hepsi duvarları yoktu sanki güneş girerdi günün her saatinde her noktasından virgülüne kadar karanlığı bilmeyen özgür bir güvercinin kanadında dünyadan kaçırdığın gök yüzünü dolaştırırdın bize oysa ki kan ve barut kokusunda sinsi bir alaca karanlıktaydı yeryüzünün sokakları bir lokma bir hırka yaşarken mutluluğun resmini çizerdik birlikte beynine kan sıçramış kentin mahpus duvarlarına sen, özgürlüğü öğrettin / ki bir başka dünyanın özgür ülkesinde / III sen özgürlüğü öğrettin anne mahpus damında göbeği kesilmiş doğmakdan sabıkalı yaşamaktan suç delilleri sabit idamlık hükümlü dördünün de daha gözleri bile açılmamış o yavru kuşlara sen özgürlüğü öğrettin IV bir ışık ver anne gözlerim görmüyor burası çok karanlık sokaklarda bıçaklanmış kadınlar her köşe başında ırzına geçilmiş kupkuru yaşamlar bin bir emek var hoyratça fırlatılıp atılmış / çöp torbalarında ağzı bağlanmış susturulan sağımda solumda cesetler var / bir nefes ver anne boğulmaktayım soluksuz savaşlarda bir ses ver anne ,o ışıklı ülkelerden karanlığa esir düşmüş dünyada ağaçlar kesilmekte yerlerde sürünmekte ağaçlar katledilmiş insan cesetleriyle dolu kanadı kan göllerinde / kanadı her hanede kuşların her yerinden kırık / çığlık çığlığa mülteci kuşlar bile can çekişmede sen de bilirsin ki hiç bir film böyle hüzünlü bitmez anne bitmez hiç bir şarkı en dokunaklı ve en güzel yerindeyken henüz yaşanılmış hüzzam makamının en ölümsüz yaşam bestesi olsa bitmez, en acıklı nağmelerinin kucağında sinsi akşamların soykırımlarına gebe V sen de biliyorsun ki bu yol burada bitmeyecek anne yüreğimle duyuyorum çok uzakta bir yerlerde / ki Bir şairin binlerce cam kesiği bileklerimden damlarken kaldırımlara kanıyla tutsak edişini bütün tutsaklıklarında karanlıkları bir kursun gibisine delip geçerken karanlığın içinden ve henüz sürekli yankılanmakta olan sesleri ve henüz sönmemiş bir mumun aydınlığını ve o sese ve ışığa doğru yürüyen insanları yüreğimle duyuyorum anne … sende duyuyor musun? Mert YIGITCAN 01 / 05 / 2011 / pazar / istanbul |
yüreğimle duyuyorum anne …
sende duyuyor musun?
..................................Eminim duyuyordur
Kutladım yazan yüreği ve eserini
Kalemine,kelamına,ömrüne bereket
Selam,saygı,dua ve muhabbetle