Baykuş Bakışlı Gece“ Baykuş Bakışlı Gece ” Kanamanın en acı olduğu andır gece Ruhda kopan fırtınaların Sadece sizsinizdir şahidi Kurulur da yağlı urganlı darağacı Bekliyorum verilecek cezamı Bir yalnızlık bil/eyliyorum dudaklarımda Her gün biraz daha çöküyorum Kendi açtığım çukura Bir pervasızlıkdır alıp gider başımı Gecenin baykuş bakışlarında Her gece yeniden geriliyorum çarmıha Uzansam dokunacağım saydam tenine Özlemlerim diz boyu Acabalar d/üşüyor yastığımın üstüne El yordamıyla Yastığında arıyorum imbat kokunu Gözyaşlarım eşkıya tümcelerime Bilsem de gelmeyeceksin Nedensizce Köşe başlarına asılı kalıyor gözlerim Bitsin artık Bitsin dilimden sana çekilen ırmak Koparıyorum kanatlarını uzak gecelerimin Vuruyorum da senden düşen düşlerimi Düştükçe yuvarlanıyorum Yazdığım şiirler sızıyor içimden Paradoks gecelerin sabahlarında Göğsümü yakan güneş Kavruluyorum Acıyan ruhta nüksediyor yaralar İndiriyorum tozlu raflardan anılarımı Üfürdükçe tozları yapışır üstüme Bir çocuk olurum, korkak kelimelerden incinen Büzülürüm kararmış gözlerinin karasında Ateşi yakar dilinin tutuşur da saçlarım Kazıyorum damağımdan kemikleşmiş ismini Kıvılcımların küstüğü bir avuç közüm Savur beni olayım darma duman Erimiş kalemim, yapışmış parmak uçlarıma Tutuk/lanmış cümlelerim Sen gittin Doğru bildiğim yanlışların kör ebesiyim Kaçtıkça kendime ebeleniyorum Gözyaşlarımda asılı hayalini indiriyorum mendilime Seni andıkça her seferinde Bir çıra dokunurken tenime Unutuyorum acıyı Kırık aynanın çatlağında arıyorum kendimi Kararsızlıkların çukuruna kaçmış gözlerim Mor halkalara asılmış pişmanlıklar Kimim ben? Tanıdık olmayan bir siluete bakan gözler Neden öyle b/akarsınız ş/aşkın Bulmak ister gibi bir ipucu Kimsin sen ? Geçmişin korkuları tükürür yüzüme Çatlıyor ben deyip tutunduğum bakışlar Suçluluklarım mı akıyor ne Saçlarımdan Çağlıyor yürek sesim Islatıyor her yanı Senin yanaklarından akarken pişmanlıklar Kalk yüreğim Hadi kalk Şimdi hesaplaşma vakti Ettiğim beddualar eşliğinde Kurduğum darağacı Yağlı urgan ucunda sallanan ben Korkuyla kapanıyor ellerim yüzüme Bir sis bulutu içinde şekil/sizleşir bedenler Loş kapılar devrilir üstüme Şimdi karanlık cehennemlerden Yazıyorum bu mektubu sana Belki ulaşacak, belki de hiç ulaşmayacak Edemediğim tüm elvedalarım yürüyor önüm sıra Şimdi gitme vakti Beni kendinden şimdi Hadi sen uğurla lemide |