Mâhpeykerne kadar zul kalsam da bu habisleşen muamma da yine de dibinden topluyorum gölgemi görüyorsun adım gibi gövdeme kattığım sadece sensin imkansız sözcükler koparıyorum dilinden bu heva aramızda şaha kalkmış bir doru sanki bir türlü gözlerim çözülmüyor hayalinden ötelenen vakitlerin mavallarına tutunmuş bozuk akortlar sızıyor leblerinden lağvedip kendine ait herşeyi içinde saklandığın tutanaklara kazındın gün yüzü görmeden kurtulamadığın o karanlık dehlizlerden kendinle ödeştiğinde vuslata diktiğin kumpasa beni gerdin acizliğime bahşettiğin dikenli gülistanlardan önüme zifiri karanlık boşluklar serdin aslında dudaklarıma çaldığın bir parmak bal da sendin bir elinden diğer eline kadar uzak bir sürgün gizli kafesinin içindeki soğuk serüven de titreyerek içimde söndürüyorsun güneşi her gün //..beni çok iyi tanıyorsun aslında dilinden düşen üç harf kadar ederim saçına gömdüğüm yüzümü kaldırma sakın az daha böyle kalayım mahpeyker’im..// Faruk Civelek |
tebriklerim yürekten
selam ve saygımla