Küçük Ellerin
sen şahika’da gümüş nergis
gölgende demli bir semaver kaynasın beyaz ellerinde çay kokusu dudaklarının cumbasında tütün sırnaşsın tabakamdan bir sigara tüttürüp dilinde tatlı sohbetler ballandıra ballandıra anlat bana ruhum bedenimden taşsın mavi.. rüzgar yele bu sabah omuzundan sıyrılan şal bana dulda aşka yeminli şarkılar geceden kalan solo rahiya notalar yedi kurşun düşüyorken turkuaz’a ben varoşlarında bekleyen erkete kendime nöbet bekliyorum Seni dinlemeye hiç niyetli değilim aslında Kırık camlar kanatmadan erguvanları ve sabaha çiğ dökülmeden dokunmalıyım saçlarına usulca Hiçbir şey senin üzüntünden çok Üzmedi beni Düşlerimin kanadında lirik figürler uçuşur Şaşkın ve naçarım Elif elif minyatürlerle gözlerin gözlerimle buluşur Kahkaha çiçekleri yüzünde ölgün durmasın Efsunu aşk-ı şeydaya Halka çiziyor Ağyara bırakma bir defa daha gerdana kırık kalp çizen hikayelerde endişeler acılarla kolkola girip aşılmaz duvarlar örüyor //arsız oyunlar üstünen Zaptedemediğim hislerime ne zaman çekilecek beyaz bir perde gece rengi saçlarından acılar çeksin gölgesini halesinden mevsimlik kiracılar// aşkın göğsüne ser gözlerini yorgun kirpiklerin yorganı olsun baharın rengine öz düşer kadın yüreğin bir sabah kahvaltısının bereketinde içime aksın güzelliğin sıcacık ekmek kıvamında buhurlu öpmeye doyamadığım küçük ellerin Faruk Civelek |
ben beğenimi yazamadan yeni şiiriniz geldi aslında, gecikmiş bir beğeni oldu...
Kırık camlar kanatmamadan erguvanları/
-kanatmadan- olacaktı sanırım...
saygılar...