sadece aynı gökyüzünü paylaştığımız için bile sevebilirim seni aynı gökyüzüne bakıp ‘çok şükür’ dediğimiz için
dünyaya kafa tutabilmek gibi acayip isteklerim var ama seninle hatta seninle şişeleri dikip kafamıza sarhoş olmak gibi -ne o deli miyim ben aklım kaçmış zaten kaçabildiği kadar uzağa gelmiyor ölmeyesice -olsun, beklerim
harlanıyor, yanıyor kızl kızıl bir sevda ayaklarıma kapanıyor yalvarıyor -fulyaaa! duy iç sesini gelmişi, geçmişi bırak diyor an’a bak
boşluğa yürüyorum sonra bir şey yok boşlukta hiçbir şey yok sadece kaybettiğim zamanlar var mutluluk var ama ben hiçbir yerde yokum kayıp bir uçurtmayım salınan kaybolmuşum zamanın gergefinde kendimi orada bulmuşum
bir de diyor ki içimdeki o yabancı ses -özgür’lüğe koş fulya özgür’lüğe koşamıyorum ben elim kolum bağlı dizime kadar gereksiz şeyler ve boğazıma kadar sorumluluğa gömülmüşüm ben yokum kendimi bulamıyorum bu karmaşada telaşlar beni bekliyor telaşsızca hatta pervasızca endişelenen sanki bir tek benim
ben de çok bir şey istemiyorum aslında sadece bi akşam oturup göğsüne yaslanmışım ellerin saçlarımda birşeyler anlatıyorsun lüzumsuz saçma sapan havadan sudan… gülüşüyoruz sadece o kadar ve o kadar kısa ve kopuk ki bir an var aklımda düşümde rüyamda kısacık ama huzur veren bi an
televizyonu açıyorum aynı kareler dönüyor paparazi programlarında sıkılıp gazeteyi alıyorum elime boy boy buhran öbek öbek delirme ve üçüncü sayfa haberleri hayvanlar kadar bile müteşekkir olamadığımız şükürsüz felaket tellalleri
sahi hepimiz eşit miyiz diyorum böyle kin mi güdüyor herkes herkes mi nefret besliyor kapı eşiklerinde açlıktan ölen nice sokak çocuğu yerine bağnaz bu insanlar eşit falan değiliz böyle gaddarken hani diyorum iyilik tohumları ekenler n e r e d e l e r ! herkes elini soksun taşın altına işte eşitiz o vakit eşitiz!
yoruluyorum sonra usanıyorum düşünmekten camdan yağmurun dansını izlemek ne güzel ‘şehrin kirli şamatasından uzak’ ince ince içime dolan yağmurun kan kardeşi toprak kokusu
ve sevgim kadar ıslak ince ince hüzün yağan nisanlardan pazar sabahı
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ince ince / karalamalar şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ince ince / karalamalar şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
-fulyaaa! duy iç sesini gelmişi,geçmişi bırak diyor an'a bak
hep iç sesimiz bize mutluluğu,huzuru,doyumu gösterirken,bizzat onu dinlemek yerine susturmaya çalışıyoruz..samimi,yalın ve içten dizelerdi..okuyana;adeta benim için yazılmış dedirtiyor.hele yasmin levy ayrı bir tat..ben ona''aşkı haykıran kadın''diyorum ve nasıl bir bağımlılık yaptığını biliyorum:)
huzur vermek için huzur bulacaksın huzurlu olacaksın tıpkı mutlu etmek için birilerini mutlu olmanın gerektiği gibi bilmeden yaşamadan yaşatamıyor insan boşluklar bundan doğuyor iç sesimiz bundan bağırıyor sorumluluklar daha ağır geliyor kendi sorumluluğumuzu bile bilmeden nelerin altına elimizi koyuyoruz aslında sevgiyle kıymeti bilinenlerden olalım herbirimiz bizde kıymet bilelim kıymetliyse :)
sahi hepimiz eşit miyiz diyorum böyle kin mi güdüyor herkes herkes mi nefret besliyor kapı eşiklerinde açlıktan ölen nice sokak çocuğu yerine bağnaz bu insanlar eşit falan değiliz böyle gaddarken hani diyorum iyilik tohumları ekenler n e r e d e l e r ! herkes elini soksun taşın altına işte eşitiz o vakit eşitiz!
''kayıp uçurtma ''......kendini bul ve ipini sağlamlaştır... yoksa seni kaybederiz.....bize bu güzel şiirleri kim yazar sonra.... Kutluyorum.......sevgilerimle.....
vay be....ben de böyle şiir yazmak istiyordum....
:)
istek şarkısı gibi geldi şiirin...güzeldi...
saygılar...