SONUNDAParmaklar oynaşırken, akort olmuş tellerde, Sevgiliye nağmeler çal olmalı sonunda. Bülbülün göğsü gülde, müştakların gönülde, Âşıkların gözyaşı, al olmalı sonunda. Dostlar çekip giderek, düşman gelip dolmadan, Saçlarını eyvah la, heyhatlar la yolmadan, Öncesi baldan tatlı, sonu zehir olmadan, İçtiğimiz her zehir, bal olmalı sonunda. Usanmadan bıkmadan, bu gününde yarında, Var edeni görmeli insanlar her varında, Söz gönül fırının, pişerek aşk harında, Feyzi akdetsen gelen, kâl olmalı sonunda. Hangi avcı sevinmez? Hedefini vuruştan, Hangi güzel haz almaz? Asaletli duruştan, Aşk yolunda gönlünü Dilara’ya yoruştan, İlmi irfanla dolu, hâl olmalı sonunda. Aslına umarsızca alakasız kalmayıp, Nükteye arif olup, manayı tam anlayıp, Resulü Kibriya’dan dersini tamamlayıp, Bülbüllere gül dolu, dal olmalı sonunda. Hakikati bilmeye geçersizdir bahane, Sidretü’l-Münteha’dan, geçip gitse daha ne? Yüz verince orada, ona Zat-ı şahane, Ebediyen dönüşsüz “kal” olmalı sonunda. Konuşan sultan gelip, gönül denen saraya, Kul olsa beyazlarım o gizemli karaya, Ellerim ellerinde el girmeden araya, Yaralının dilleri, lal olmalı sonunda. 13.12.2010…Mustafa YARALI |
Parmaklar oynaşırken, akort olmuş tellerde,
Sevgiliye nağmeler çal olmalı sonunda.
Bülbülün göğsü gülde, müştakların gönülde,
Âşıkların gözyaşı, al olmalı sonunda.
Dostlar çekip giderek, düşman gelip dolmadan,
Saçlarını eyvah la, heyhatlar la yolmadan,
Öncesi baldan tatlı, sonu zehir olmadan,
İçtiğimiz her zehir, bal olmalı sonunda.
Usanmadan bıkmadan, bu gününde yarında,
Var edeni görmeli insanlar her varında,
Söz gönül fırının, pişerek aşk harında,
Feyzi akdetsen gelen, kâl olmalı sonunda.
Hangi avcı sevinmez? Hedefini vuruştan,
Hangi güzel haz almaz? Asaletli duruştan,
Aşk yolunda gönlünü Dilara’ya yoruştan,
İlmi irfanla dolu, hâl olmalı sonunda.
Aslına umarsızca alakasız kalmayıp,
Nükteye arif olup, manayı tam anlayıp,
Resulü Kibriya’dan dersini tamamlayıp,
Bülbüllere gül dolu, dal olmalı sonunda.
Hakikati bilmeye geçersizdir bahane,
Sidretü’l-Münteha’dan, geçip gitse daha ne?
Yüz verince orada, ona Zat-ı şahane,
Ebediyen dönüşsüz “kal” olmalı sonunda.
Konuşan sultan gelip, gönül denen saraya,
Kul olsa beyazlarım o gizemli karaya,
Ellerim ellerinde el girmeden araya,
Yaralının dilleri, lal olmalı sonunda.
13.12.2010…Mustafa YARALI
Anlamlı ve güzel dizelerdi, değerli şair arkadaşımı kutluyorum.Puanım tam.Yunus diyarından selamlar.