Solgun Sözcük Ağacı
Yapraklar uçtukça
Rüzgar sesini duyurmaya başladığında Güz erken geldi sandık, Neyi umduk, neyi bulduk. Birileri var sandık, ama hep yalnızdık... Dalgalar vurdukça kıyıya, Denizden yüksek sesler çıktıkça, Sözcükler kulağa bir şeyler fısıldadığında, Ne umduk, neler duyduk. Sözcükler solgunlaşmış, yıpranmış bir şekilde, Yorgun beyinler de dolaşıp durdukça, Çareyi bizde bulmuşlar(dı) Biz onların umuda yolculuğu olmuştuk. Heybemde ki sözcükler şiire vardıkça, Bir sandık hazine dolu sarayım da, Ve onun önünde dikili ağacımda, Neler dikmiştik, neleri biriktirmiştik. İsmini de seçmiştik, Hayatın solgunlaşan bu mevsiminde, İsmini solgun sözcük ağacı koymuştuk. Bitirilen umutların yeniden dirilişinde, Bir ses vardı uzakta, Ki dinledikçe bir hoş olan dizeler, Hareketlenmiş şiir olmuştu birlikte, Notalar dahi gelip şiire ahenk katmışlardı. İlham perisi de onlara yardım etmişti, Ki şiirin adını da solgun sözcük ağacı koymuşlardı.... (Kendi kendimize onu sevdiğimizi tekrarlamıştık, Ya çocukluk ya delilik, Fakat sevmek zaten en büyük çılgınlık) (ilknur karaca) |
Bir sandık hazine dolu sarayım da,
Ve onun önünde dikili ağacımda,
Neler dikmiştik, neleri biriktirmiştik.
İsmini de seçmiştik,
Hayatın solgunlaşan bu mevsiminde,
İsmini solgun sözcük ağacı koymuştuk.
.....kutluyorum sizi
selam ve saygılarımla...