HAN MASALI…Hancı! Eşkıya atımı aldı Bahar bana hazan kılındı Üzgünüm Dertlerim yine arttı! Sesler duydum gaipten dedi bir naif deli, Aklımın muhayyilesinde ki azgın sabi, Yine çekinmedi. Tüm altınlarını çıkar dedi bir hodbin Dedim ki;Gazabına ibtina edemezsin Rabbin gayreti var,hukuku deşemezsin Elindeki hançer değil top tüfek olsa Onun düzeni sen ifsad edemezsin Velakin lafımı dinler mi hiç ifrat bekçisi Tefridinde dahi korku olan sevgi nesepsizi Durdu baktı gözüme,dayadı hançerini Göğsüm de bir acı,deldi geçti ciğerimi Acep sual eyledim ırsı mıdır huyu,edebi? Hiç mi söylememiş dedesi Sahabi-yi Güzini? Hakkım olsa da itale yasak dedim bendime İtfa ettim,sordum iştikakı hayırsız beşere. Sonra vakit,sağdakini izabe eyledi Şaki de olsa varmış meğer ki izzeti İncinmiş miydi acep onunda yüreği? Hançeri soktu kınına,gözleri sema ahdi Bakmadı bir daha bana,doldu gözleri Çeşm-i giryan,semadan yazıldı bahtine Kamu alem görse şaşardı onun fendine -Git!Konuşma yabancı,dedi benimle daha Fazla kalma burada,tutmasınlar yine yolda Mamafih dayanmadı gönül kuşum kabında Fırlattım elimdeki taşı yere,başladım suale Nedendir,hangi keder ki eyledi seni böyle? Seyrin de zülfünün kahrı bildiğim yar dedi birden Cevabının israfili çaldı suru derinden Ben idrak edilmemenin günahıydım eskiden, Oldum kaç sinedir şaki,devlete ahiren Makberim hem yakın hem de yakin oldu gayri Halime acırım,amma dinmez isyanım derinden Dua etmeyi muallim Hayri belletmişti Velakin isyanı setr edemedi tamamen Şimdi git nolur ırak değil kabir kapım bana Son vakte öldürmeyeyim birini bir daha Acıdım ama fazlada duramazdım yanında Verdim atımı gitsin diye son kez anasına İmdi indi köyüne makber gelmeden Sevindim hancı asker onu görmeden İnşallah görmüştür diye son kez anasını Dua eyledim buraya daha gelmeden Hancıydı kıllı,davul göbekli bir insan! Gül gibiydi siması,oldu birden sahici giryan Ellinde temiz çarşafla,bir gümüş ibrik vardı Gözlerinden yaş dökerken ‘Ya Hu’ deyip bana bıraktı Hüngür hüngür boşaldı bir yangın çeşminden Soramadım tanır mıydın onu yakinen Kendi huzrumu kanatmışken işa evveli Ezan-ı okumaya hicazdan gelmiş bir sofi Adım attı hanın yosunlanmış taşlarının birine Aşk iyle iş eylemek haram değil mi dedi Ezandan önce işa vakti avamı söyletti Hanın taburelerinde eli makaslı bir deli ‘Vuhahah’ diye imdi milleti inletti Ne hancı söylendi ne de bir başkası ona İmdi herkes hazırlandı abdest ile namaza Seferi diye es geçtim farzın tümünü Bilemezdim bu hanın devlette var olan ününü Gece melekler aldı yanına ruhumu sandım Şafak sökmeden habersiz oradan ayrıldım Sonradan bildim ki eşkıya sandığım şaki O hanın bucağındaki sofinin kendisi İnanmadım sordum yüz defa biçare adama Adam ‘tamam’ dedi yalandır sözlerim amma Bana altın ver bu sözün üzerine bana Sinirim aştı velakin bu kez dayanamadım Sarstım adamı,gerçeği söyle yoksa… Hancının öz evladıymış hodbin bildiğim yiğit Bir güzele müptela olmuş önceden Soramadım ancak demişti bana takkeli sofi Deli çekmeden ‘vuhahah’larını alenen İmdi tamam oldu dedim çıkardım kesemden yedi altın Bunlar senin az kam al dünyadan,dedimdir hakkın Sevindi garip nicedir yemedim dedi güzel bir taam Çöktüm dizlerimin üstüne sonrada yavaş yavaş yere Toprakla oynadım dedim biraz vakit geçe Bekledim durdum ki yiğidi göre gözlerim Ancak ne yiğit geçti buralardan bir daha ne de sofi Ne de şems gibi akl-ı beşerden üstün hakiki bir veli Gözlerim bu rüyayı görmüş gibi yaşardı Makberi uman yiğit gibi yüreğim sızlandı Belki hiç olmadığı kadar… Ruhum bu masala inandı! |
sert ifade ...
fakat güzel bir şiir ...tebrikler.