Eli Çuvaldızlı Ayrılık Tanrıları/Masallar her daim mutlu bitmez/ Siyah beyaz bir masala gebeydim senden Aşk doğuracaktım nur yüzlü, Kanattın beni, Mutluluk düşürdüm. Yollara sürdüm evvel zamanı Arnavut kaldırımlarında vurdular peri padişahını Faiiler Alaaddin’in lambasına saklandı Ben hüküm giydim. /Çuvaldız batmazsa bulut ağlamaz/ Kara bir bulut vardı tepemizde Yazdı mevsimlerden, yastı halimiz Ayrılığa gidiyorduk Uzundu yolumuz. Geçmiş zaman ; Yanlış hatırlamıyorsam seviyorduk hâla Yorulmamıştık hayal kurmaktan daha. Bulut ardımızda Neyi vardı bilmem, biraz buruk Ağladı ağlayacak, tutuyordu kendini Ayrılık tanrıları batırdı çuvaldızı Bizim canımız yağdı Kara bulut ağladı Islandık... /Verilen kalp geri alınmaz/ Az gittim uz gittim senden Bir arpa boyu uzaklaştım kendimden Ren nehrine olta attım, belki avladım Keşkelerimi allayıp pullayıp sana yolladım. Sen kayıp çocuk ilanı vermiştin, Yokluğunda büyümüş bir kadın gönderdim papatyalı zarflarda Taahütlüydü, iade edildi Ben bile kendimi geri almadım. /Suskunluğun faizi yalnızlıktır/ Sağa sola saçılmıştı umut kalıntıları Kırılmıştı bir aşk hikayesi, Kim kırdı bulamadık Tutanakları rafa kaldırdık. İkiye bölünmüş bir yolda Tükenmişti tüm kesişen noktalar Sustuk birbirimize En güzel cevabı vermek adına Dilimize dolandı aşk, yutkunduk Güldü halimize mitolojik aşıklar. Aynı zamanlarda, ayrı mekanlarda geçmiş biriktirmiştik Faizi tuzak uzaklar Ceplerimiz dolu bitirdiklerimizle Ve biz çok fakirdik. /Aşkı tutmazsan düşer / Bakıştık... Son ana bir kelime yakıştıramadık Sen giderken gözlerimde unuttuğun küçük kızı aradın Hani bir elma şekerine kanan Hani dudağındaki kıvrıma tutunan Bulamazsın, arama! Tutunamadım yanımda yokken Düştüm... |
kleine yahu
((.