Git Bu Cehennemden Azize
Görevlerin en adisini
hareketlerin en kutsalına verdiler ve bizi ayırdılar Azize Beni kavga etmek zorunda bıraktılar sonra aşkın bahçesine apartmanlar ve tabelalar diktiler yetmedi apartmanlara ve tabelalara ise aşk üflediler bunu kutlamak içinse zikir mabedlerine alışveriş mabedlerine ve yataklarına koştular.. gene de mutlu olamadılar! dillerinin karasını terimize ellerininin karasını dilimize kalplerinin karasını ise dinimize uzattılar.. ben ise söyleyemedim Azize bir bahçemiz olduğunu... soğan ekmek yediğimizi gülüşlerimizi ince belini sesinin şifasını elinin ikramını... dostluğunu azize ... seni özlemeye fırsat bırakmadılar! 2) Dilim bir kapıydı kelimelerle omuz vurduğum Büyük bir gıcırtı oldu bakışlarım Işığı sırtıma alıp girdim zifiri kalbime… Onu bulduğumda bir duvarın dibiydim Azize Onu bulduğumda sızmıştım, iniltiydim… Tevbe mi ettim hayır! Tevbe edilmez öğrendim bunu, Tevbe yanmaktır. Yandım ki ne yandım. Günlerce kaldım o zifirde Ellerimde kırık dizleri Melhem, umut ve su… Seni bir daha sürmeyeceğim iyiliğin dağlarına dedim O dağların ardında bizi hep günah vadileri karşıladı Hep zehirliydi öpücükler Elleri hep kelepçeydi ellerimizde kitlenen Kimlerin dostluğu adına ha? Kimlerin sevgisi uğruna? Kitledim mi ben seni bu mahzene? Öptüm yelelerinden. Kokusunu unutamadığım yelelerinden… O uyuduğunda hep güneş sızıyordu bir aralıktan O uyuduğunda göz kapaklarımın arkasına Sıkı sıkı kitlediğim bir kapının önüne gidiyordum hep Bekledim Azize Onun dizlerini beklediğim kadar kendi fer’imi de bekledim… 3) Bu dizler iyileşmeli Kalkmalısın ayağa Aynı masala değil Kendimize bir ağıt bir türkü ve bir sabah bulmaya Sabah yakın değil mi? diyorsun Geceleri çok uzun olan bir adama mı soruyorsun bunu? Sabahlar senin olsun Azize. Git kazanında çorbalar pişir… Dağıt evlere Söyle komşularına dua etsinler Bize değil ama Anlıyor musun Azize? Biz dua edilmeyecek kadar berrağız artık Kir’in dibine vurduk Gördük ki İtmişler bizi Azize hiç çekmemişler… 4) Suları yüzümle dövüyorum diye Şehrin tüm sızısını omuzlarıma yıktılar Azize. Buna emaneti ehline vermek dediler. Ne diyebilirdim ki! Soğuklarda üşüyen çocukların ellerinden başladım işte Kendi ellerimi sarmaya… Allah “git de yalnızlık gör neymiş” dercesine attı beni kalabalıklara Seni de benimle sınadı Benim bir sırtım olmadığını görmedin mi Azize? Benim bir denizi taşıdığımı omuzlarımda… Ağlama Azize Aldatmasın seni suskunluğum. Seni bir günahı kazanır gibi Seni bir sevabı kaybeder gibi verdiler ellerime Azize Şimdi seni bırakmak günah Sana dönmek haram oldu! 5) Mumlara sardığım dudaklarımı Yıkılmış kelimelere verdim… Artık benim ağzım haykırışlar çeşmesi Kapansın sağırlar dudaklarıma Dişlerimi alsınlar, dilimi de… Ben kendime yeni bir dünya kurmadım Ben yaşamı tersinden terk ettim Azize… Arınmayı anlatsınlar şimdi bana Barışmayı… Köy yollarını öğretebilirler mi bana? Gidilecek kaç kasaba kaldı Azize? Taşıdığım bütün kırık kalpler ve yıllarca unutmadığım onca yüz Hala geceleri kalkıp annemi örtüyorum üzerime Azize Hala babamı anlatıyorum masallara… İnsan bir göçe kalkar Elbisesiz, evsiz, katarsız… Oturduğu yerde gider insan… Öyle bir çayı yudumlarken de aslında vedadadır… Ben hep öyle gittim ilkin.. Öyle seyrederken onların dünyalarını… Artık tad alamaz olduğumdu ekmeğinden sofralarda… Okuduğum kitaplar değişti ilkin Sonra söylediğim şarkılar… Göçüne iyi bak Azize dışından içine doğru ak Sonra dışına doğru ör yaşamı… Kimden gitmen gerekiyorsa Kimle gitmen gerekiyorsa Kurtar yakanı Tut/un Azize… 6) Işığı arasaydım dışarı bakardım Azize Ben ışığın kendisi olmuşum En büyük ışığın bir parçasıyım, öğrendim. Dışarısı bana hep karanlık artık… Bizi arasaydım yollara düşerdim Yollar yola çıkanındır… Ben yoldan çıktım Azize! Bana yol değil yolların bittiği yerler lazım Çünkü Gerçek insan başkalarının yollarından değil Kendi yollarından yürüyendir… Başkalarının dualarına amin demekten vazgeç Azize Başkalarının duaları kendilerine yarasa Bu kadar Tanrıdan bahsetmezdi insanlar!!! Allah’ı zikredilen yerlerde değil Zikredilmeyen yerlerde ara… Çünkü hakikat artık görmezden gelinerek değil Bizzat hakkında konuşularak perdeleniyor Azize… Beni öldürmek istiyorsan:benden bahset Azize Her tarif bir tahrif nasıl olsa 7) Şimdi içimden zehir gibi geceler geçiyor Azize Gözlerimi geceleyin bir mahpushane kapısı gibi kapatıyorum üzerime Ben her sabah uyandığımda kendimi avluya salıyorum Azize Yaşamak güzel mi? Evet ama korkunç da…. Bir gün açılacak kapılar biliyorum Büyük bir kilit korkunç bir sesle paramparça olacak Açılacak o kapı Rabbin üzerlerime kapadığı o kapı… Üzerime insanların kitlendiği o kapı.. Açılacak büyük bir gıcırtıyla… O zaman her şey bitecek… Bu ızdırap bitecek Artık gülümsemek zorunda kalmayacağım. Şimdi öyle bir zamandayım ki Gülmek bile bir devrim istiyor, fikrin çilehanesinde! Yüzümü saklamıyorum; yüzüme saklanıyorum… O dalgın, o kederli, o içli yüzüme saklanıyorum Orada bir adam büyüyor Azize… Savaşa ve barışa inanmayan bir adam… O adam ki içimde Yollama diyor hep Yollama dünya sürgününe beni… At iyileşince ne mi olacak? kap kapı dolanacağım Azize “Haydi gidiyoruz” diyeceğim. Hepiniz birbirinizden özür dileyin… Bağışlanmaya bakın… Bitti… Çünkü ancak bir cehennem öğretebilir insana kırık ayaklarla cennete girilemeyeceğini... Ve herkesi kendi cehenneminde kırdığı ayaklarla yakarlar Al saçlarımı Sar ayaklarını... Git bu cehennemden Azize Git.. 25.02.2011 03:37 Kıztaşı-ist... Kayıpkentli |
tebrikler....