BU KAÇINCI KAYBOLUŞUNsığınacak bir barınak ve yalvaracak bir tapınak ararken, bedenine sığmayan bir ruh mavinin içindeki huzur ve suyun üzerindeki, yalnızlığı anlatırcasına hapşırmayla haykırışı uçuklayan dudağıyla, sakıncalı müzikler içinde yasaklanmış şarkıları söyler ve bir masal anlatılır, ve bir seremoni başlar... Daldın yine sonu gelmez mavilere... Vurdun kendini hayaline... Vurdun kendini sır vermez sessizliklere... Bu kaçıncı kayboluşun kendi içinde? Kaybetmeyi kazandın yine... Hani insanın böğrüne bir acı girer ya, Odaklanırsın oraya,geçmesini beklersin çaresizce, Düşüncelerin tek bir noktaya kilitlenir,düşünemezsin... Bak işte ben seni öyle sevdim ; çaresizce... şimdi dört duvara çentikler atarım geçen ki sevdam soysuz sevdam masmavi yüreği dudakları ince sevdam sol yanımda anam sağ yanım boş şimdilerde yiğidi yiğide yoldaş sayarım yaşananları sana miras ve sevdalandığım sevdalarım gibi kahpeleri de muhannete sırdaş olur bırakırım.. yaşamla ölüm iki hasım şimdi iki şüpheli şahıs her an birisi gelir her an ikisi.. umutsuzluğu ihraç eden bir çok ülkenin herhangi bir şehrinde bıraktım seni inzivaya çekilmiş bu hikayenin hüzün dolu tetiğini çoktan çektim seni öldüreli çok oldu şimdi bendende betersin iyi ve güzel hakikate bel bağlamış saf dillerden bir habersin, belki çıldırmak üzeresin hayati vurgularım tükenmekte gazete manşetlerinde aristokrat bir ferman olurken ölüm ilanın karanlığın ardı sıra çığlıklar ve uğultular eşliğinde sevdamdır uğurlayan ATEŞBEY |
buram buram bir hüzün esiyor şiirde kalemin hiç susmasın
saygılar