Bilinmezlik Kervanı
Tohum olup ekilmişim tarlalara
Boy vermiş başak olmuşum Tırpanlara gelmişim ey sevgili Irgat ellikleri arasında deste olmuşum Al yazmalı emekçilerin terleri süzülmüş üzerime Tuzlarında yanıp kavrulmuşum Deste, deste harman yerlerine toparlanmışım Çakmak taşları bilenmiş ey sevgili Doru kısraklar düvenlere koşulmuş Şaklamış kırbaçlar gökyüzünde Ağustos sıcağı düşmüş yeryüzüne Sap olmuşum saman olmuşum Nasırlı eller kürümüş ey sevgili Nodalınmışım poyraz yellerine Gece çökmüş üzerime, serinlik vurmuş yüzüme Yanık sesler türküler söylemiş üstüme Yabalar kucaklamış gökyüzüne Danelerde bir yana, samanlarda bir yana Savrulmuşum Hararlar getirilmiş ey sevgili Serin sular serpilmiş üzerime Develer dizilmiş yol üstüne Çanlar takılmış boyunlara Bilinmezlik kervanına yol olmuşum Adım, adım ilerlerken kervanlarım Tarlalarda anızlarım yakılmış döşümün üzerinde Yanık sevda kokuları kaplamış hayallerimi Her ayrılık sis olmuş çökmüş geren topraklarına Dilim susmuş gözlerim kurumuş Ey sevgili ben suskunum sevdalara Bir daha bakamadım, Gönül diyarımdan kalkan kervanlara Oyalı mendiller sunamadım Sevda uğruna ağlayanlara Kaldır başını nemli gözlerinle bir bak Boz bulutlar çökmüş gökyüzüne Nedense ağlamıyorlar artık yeryüzüne Nurettin Aksoylu |
Bir daha bakamadım,
Gönül diyarımdan kalkan kervanlara
Oyalı mendiller sunamadım
Sevda uğruna ağlayanlara
Kaldır başını nemli gözlerinle bir bak
Boz bulutlar çökmüş gökyüzüne
Nedense ağlamıyorlar artık yeryüzüne
Güzel bir şiirdi. Tebrik ediyorum.
Saygı ve selamlarımla.