Kalpazan bir solukla; farfara
Demirden yığnaklarla bir atardamardın
Şehri inleten altınkadehler açtığında. Unutma İlk ilke aklını ay sanıp acıtan saatlerde Kalbine kalpazan bir solukla saldırmamaktır Çünki zaman durup dururkende Kendini kateden bir sus kuşudur. Geçer Geçer bu sedefli memeleri şehvet sızıdıran Göktabanda. Gerçeğin yanlış temsili geçer İnsan tutar. Tutunamaz bir dile ve onu Aksanlı sularla sıvazlar. Yetmez Kışlık sarayı ayartan çarçabuk ilgilere sarılır Döner sonra görünür dünyanın eşiğinde Dört döner. Bu sahiden bir galeyan mıdır Sorulur. Seyrelen uzun dilli yalımlardan Kıvrımları çatırdayan o incecik anakaraya Bu soru sorulunca sakil sırlara remil çekilir Ve kuzeyde arsız ama ahlaklı bir akdeniz belirir Artık o geçkin. O saralı tümcelerle dolu Farfaralı dili dindirmek kimin işidir Bilinmez. Bir uçtan bir uca uçurumları Ve uçukları olmasa kötülüğün şeffaflığı Görünür bir dünya olur muydu kendinden Aldanıp zırh döker miydi o zarif akşamlarda 3012bin11İst. |
Mitoloji zırh dökme tanrılığını kime vermişti sahi :)
gidip bakayım. soğra yine okurum