GÖRMEDİĞİM OĞLUMLA HASBİHAL"Sevgili oğlum seni hiç görmedim.Hiç sesini duymadım ama ben bu şiiri sana yazdım.Biliyorum ki sen okuyorsun yazdıklarımı.Annene selam söyle oğlum ve beni hiç merak etme" GÖRMEDİĞİM OĞLUMLA HASBİHAL Bir tahta sıra, Bir tahta kalem, Ve sen oğul... Ve sen! Söyleyemediğim öyle şeyler var ki hayatta, Sırrı esrara gebe,öyle şeyler var ki. Ve dokunamadığım, öyle şeyler var ki... Susmak boyun bükmek değil oğul bilesin. Ve yıllar yağsa da üstüne birer, birer Kimseye diyemediğim çilemsin. Keskin bir tütsü,bir mum,bir kara sayfa, Göz pınarım çağlar,sen düşünce us’uma. Takılıp durur boğazıma bir demir lokma. Yutkunsam gitmez,vurur alnımın çatına yokluğun. Sen düşünce us’uma,rengi kararır kabusun. Sıra dağlarım devrilir birer,birer Çırpınır gönül kafesimde yaralı bir sevi kuşu. Turna yoksunu bir göğün, Maviden atlasına. Kumdan bir gözenin, Çağlayan pınarına. Ve şu yüreğimin atan yanına. Adını yazsam diyorum oğul.Adını... Ve birer, birer hani hiç beklemeden, Söylesem hayata dair ne varsa kursağımda. Ve doğursam sırrı esrara gebe doğuramadıklarımı da. Kapasam diyorum gözlerimi oğul. Kapasam da dalsam görmediğim hayaline. Sahi gözlerin ne renkti senin oğul, İsmini hangi melek koyacaktı, fısıldayıp kulağına. Hangi melek öpecekti alnından doyasıya. Bir tahta sıra, Bir tahta kalem, Ve sen oğul... Ve sen! Gelişin,gelmeden getirdi gidişini, Daha görmeden ağzında süt dişini. Simsiyah bir nur indi, toz pembe hayallerime. İşte şu dağdan,aniden ve birden bire. Söylesene oğul! O minik ellerin nerede? Bir tahta sıra, Bir tahta kalem, Ve sen oğul... Ve sen! Cümleler yüklemsiz,zamirsiz, Ortada bir özne yitik,çaresiz. Uçarı bir “an” kaldı, senden sonra geceye. Ve yalın ayak bırakılmış o asi zemheriye. Bir gülüş bekliyordum oğul; Bir gülüş zulalanmış ana rahminden dokuz ay. Bir bahar bekliyordum, Ellerinde gül kokusu. Bir yağmur bekliyordum oğul, Bir yağmur gözesi gözlerin. Bir söz bekliyordum, Bir söz oğul her hecesi nefesin. Sesimi duyuyorsan cevap ver! Oğul nerdesin? Bir tahta sıra, Bir tahta kalem, Ve sen oğul... Ve sen! Gelişinle şenlenecekti,dar anları yüreğimin. Yeni hayat merhaba diyecekti bir gülüşünle, Nergisler boynunu büktü bilesin, doğmadan ölüşünle. Yolun açık olsun bile diyemedim oğul. Bakamadım bile giderken ardından. Haykırsam duyar mıydın sesimi? Burdayım “babacığım” burdayım...Der miydin ki acep. Sorular soru içinde oğul, Düşler kabusların esaretinde. Cennette iyi bak ne olur annene. Bir tahta sıra, Bir tahta kalem, Ve sen oğul... Ve sen! Gelişinde gitmeseydin,kalsaydın ya babanla, Okula götürseydim seni ellerinden tutup ta. Al işte oğul, Bir tahta sıra, bir tahta kalem, bir beyaz sayfa. Ne olur bir kerecik, Bir kerecik be oğul bir kerecik; “babacığım seni çok seviyorum” yazsana. Yazsana oğul,duysana sesimi, Dokunsana minik parmaklarında dudaklarıma. Ağlama babam desene.Konuşsana... Sen duyarsın da beni, Ben seni duyamam be oğul, Ama merak etme ne olur. En kısa sürede binip altın kanatlı bir meleğin heybesine, Sana geleceğim. Ve unutma ki oğul o alemden hiç gitmeyeceğim... Engin Badem |
Cümleler yüklemsiz,zamirsiz,
Ortada bir özne yitik,çaresiz
...........
:-((((
şiir çok güzel
ama
ağlattınız benii okuyor mu gerçekten oğlunuz şimdi bu şiiri? (beni günlerin sazanı seçmeyinde )
annesi bile unutulmamış
helal olsun!
yüreğinize sağlık
bir baba yüreği içten ağlıyorsa
ey evladım all de babana "seviyorum baba.....seviyorum baba..................."
yinede şükür ulaşma imkanınız var bu da güzel bir yol
tebrikler efendimm Allah bağışlasın evladınızı/ evlatlarımızı
saygılarımla