Bir Söğüt Tabut
Bir bıçak dokunsa dilimin altına, akacak binlerce lâl çığlık suskunluğumdan
Ah.... Babamı özledim ana… Bir ninniyle uyudum yıllarca Anamın yorgun söylediği Bir evin çatısında geceyi örterdi üzerime Babamın buğday kokan elleri… İslikler arasından Bir ıslık süzülür Gülüşün buzul yamaçlarına Yokluğu dolduruyor anılarıma bir zifiri yansıma Gözlerim damlalarla üşüyen çocuk Tekil kalabalıkla… Rahmet okur dudaklar Gözyaşına ayak izi bırakan soluklara… Eyvah-ımda babam! Kundaklanmış düşlerim Bir gözü açık, İki metre bir mintan Bir söğüt/ tabut Gölgesinde esmer bir yazıt Soğuk bir lahit… P/akça anam Dikişsiz sükûtum Barksız yağmurum… Alnımın fermanına Vah’lanır sırtım Çocukluğumu b/içmişim Gece yarısı bir virgül /makas Bir sürgünün gölgesine sığınıp Ve gövdesine tutunup gözlerimin çiği Damlar yalın ayak içrelerime... Ellerimde hiç kimse, Var mı anlayan? Omuzumda kokun kalsaydı baba, büyümezdi figan koca adım anılarıma… Omuzlarımda dikişsiz fistan Dilimde asi lisan Ellerimde Leyla gazeli gezgin bir mısra Yüreğimde avaz avaz Mezopotamya… Döllenir yeniden acı kendime kendim k/ulak Göbeğimi kesen ellere küfrüm kör bıçak… Bitimsiz gözyaşım da şivan s/esleri Yasımı tutar Kimi zaman ağıt Kimi zaman umutla… Teğelsiz umutlarım var ana, neneyle şefkatinle göz uçlarında… |